2 Kasım 2013 Cumartesi

Şu Anda Kötüyüz Hocam...


Turkish Airline Euroleague'de 3. Hafta maçları geride kaldığında arkamıza bakarsak göreceğimiz tablo Türk takımları için standart bir hal almakta. Yani diyeceğimiz sadece skor anlamında baktığımızda bir takımımız süper, diğer iki takımımız ise standart bir durumda gözüküyorlar. Ancak durumlara sadece skor anlamında değil, biraz daha derinden baktığımızda işin içyüzü daha farklı bir hal alabilir.

Bu yazıda değerlendireceğim takım Anadolu Efes olduğu için diğer takımlarımıza başarılar dileyerek biraz kenarıda bırakıyorum. Başlıktan da anlayacağınız gibi ise Efes belki de ilk defa sezon başındaki beklentileri karşılıyor; ancak bu pek de bizim umduğumuz bir durum değil maalesef.

Sezona geçmiş yıllara nazaran büyük bir bütçe kısıntısıyla giren ve hem kadrodan ayrılan isimler hem de yeni yapılan transferlerle ligde ve Avrupa'da gençlere daha çok şans veren ve takım bütünlüğü sağlanır ise keyifli bir "underdog" takımı olmayı amaçlar bir görüntü çizen Anadolu Efes'de an itibariyle bu amaç gerçekleşmiş gibi değil. Gerçi Avrupa'da elimizde bir 20 sayı bir de 10 sayı farkla kazandığımız, bir de son saniye üçlüğü ile kaybettiğimiz br maç var ama, ligde ve Avrupa'da oynanan oyuna bakılırsa bu sezon sanki takımın yeri ligde yarı finali, Avrupa'da ise Top 16'yı görüp daha da ilerisine gidemeyecek bir durumda gibi. Daha da kötü olanı sahada var olan Efes 5'inin halen ne tarz bir oyun ortaya koyacağını pek kimsenin kestiremiyor olması.

Dün akşamki Bamberg maçından geriye gidecek olursak atılan 86 sayıya rağmen şöyle bütün takımın eline topun değdiği ve boş adamın hücumu bitirdiği toplam 5 adet hücumumuzu sayacak olan kişi varsa beri gelsin. Şahsen benim izlediğim süre içerisinde attığımız sayılar serbest atış, bireysel zorlamalar ve hızlı hücumlardan geldi. Hücum kapasitesi belli olan Bamberg'in son hücumuyla bizim Gordon ile yaptığımız son hücumun arasındaki fark bile herşeyi anlatıyor.

Transferlere gelince, belki de en iyi taraf orası, ama sorun sanki başka bir yerlerde; yani özellikle Hopson ve Vasileiadis şu ana kadar beklentileri karşılamış gözüküyorlar. Planinic ise yavaş yavaş ısınıyor gibi; ancak orada temel sorun sanki takımın dümeninin Gordon ya da kendinde olacağının tam belirlenmemesi gibi gözüküyor. Bu oyuncuların yıldız kaprisi yapmayacağı ve takım için ellerinden geleni yapacakları muhtemel olduğu için takımdaki bazı dengelerin oturması ve bütünleşmenin sağlanması ile birlikte takım daha iyiye gidebilir ancak şu anda Koç Oktay Mahmuti'nin çizdiği oyunların ne tarz olduğu ve nasıl bir takım istediği sorularının acilen cevaplandırılması önem kazanıyor.

Özetle sezon başında maddi hamleler ile birlikte beklentinin düşük tutulduğu bir takım olan Anadolu Efes her sezon yüksek bütçe ile birlikte erken atılan havlulara karşı bu sezon "tam tersi olur mu?" diye sordurtmuştu ancak bu sorunun cevabı şu ana kadar "Hayır" gibi gözüküyor. Temennimiz sezon başında beklenilen diğer bir durum olan Cedi, Okben, Emircan gibi oyuncuların Fenerbahçe'de Obradovic'in Metecan'la Kenan'la yaptığı gibi bir devrimle takıma daha da adapte olmaları ve sahada daha çok ne yaptığını ve ne oynayacağını bilen bir Efes'in yer alması...

23 Ekim 2013 Çarşamba

Finansbank’tan Bilinçli Harcama Hareketi


Finansbank, ilk defa kredi kartı sahibi olacaklar için bir ilki gerçekleştiriyor.

Daha önce kredi kartı olmayıp ilk defa kart alacaklara, bilinçli harcama alışkanlığı kazandırmak için Yılmaz Vural ile “İlk Kartım” programında bir araya geliyor.

Farklı hedef kitlelere hitap eden pek çok kartı olan Finansbank, müşterilerinin bilinçli harcamalar yapmasına verdiği önemi “İlk Kartım” programı ile gösteriyor. “İlk Kartım” programı kapsamında, limit kısıtlamadan hatırlatma servislerine, İnternet Bankacılığı ve ATM gibi hızlı kanallardan anında hesap bilgisi öğrenmeye kadar pek çok özelliği kullanıcılarına bilinçli harcamayı öğretmek için kullanıyor.

Peki kredi kartı sahiplerini “İlk Kartım” bilinçli harcama hareketinde neler bekliyor?

BORÇLARI ARTMASIN DİYE LİMİT KISITLAMA

Kredi kartını alan kullanıcıların bilinçli harcamayı öğrenmeleri için ilk7 ay limitleri kısıtlanıyor. Bunun nedeni, kart sahiplerini borçlarını aniden artıracak hareketlerden korumak. Kart kullanımını düzenleyen ve harcamalarını bütçelerine göre yapan kullanıcıların limitleri açılıyor. Kartlarını diledikleri gibi kullanma imkanı veriliyor.

ÖDEMELERİNİ UNUTMASINLAR DİYE HATIRLATMA SERVİSLERİ

Finansbank “İlk Kartım” platformunun en önemli servisleri arasında, hatırlatma servisi yer alıyor. Kart sahiplerine borçları ve ödeme zamanları hatırlatılarak, gecikme nedeniyle artan borç yükünü ortadan kaldırmak hedefleniyor.

Kart sahipleri, harcamalarını kontrol etmek için kendilerine üst limit belirliyor. Farkında olmadan bu üst limit aşıldığında, hatırlatma servisleri tarafından uyarı yapılıyor.

BİLİNÇLİ ALIŞVERİŞ İÇİN LİMİT SORGULAMA

İlk Kartım” programı, bütçe planlamasını da kolaylaştırıyor. Anında limit sorgulama özelliği ile tüm kart sahipleri, limitlerini SMS atarak hızla öğrenebiliyor. Bu da onları daha bilinçli harcama yapma konusunda teşvik ediyor.

İŞLEMLERİNDE HIZ KAZANMALARI İÇİN HIZLI BANKACILIK

Bilinçli harcama alışkanlığı kazandırmak için yaratılan “İlk Kartım” programı, kart sahiplerini hızlı bankacılık işlemleriyle tanıştırıyor. İnternet Bankacılığı, ATM ve Telefon Bankacılığı gibi hızlı bankacılık işlemleri, tüm kart sahiplerinin bankacılık işlemlerinde hızlanmasını sağlıyor.

Program boyunca bilinçli harcamayı ve ödemelerini düzenlemeyi öğrenen kart sahiplerinin limitleri ve kart özellikleri zaman içinde artıyor. Böylece kart sahiplerinin kredibiliteleri de yükseliyor.

Kredi kartı kullanımını daha bilinçli hale getirmeyi hedefleyen “İlk Kartım” programı, bilinçli kullanıldığında kredi kartının büyük kolaylık sağladığını ve bütçeleri rahatlattığını anlatmak için oluşturulmuş başarılı bir sosyal sorumluluk projesi. Bu proje boyunca, kart sahiplerini rahatlatacak bilinçli harcama hareketi “İlk Kartım” Finansbank’tan, bilinçli harcama taktikleri Yılmaz Hoca’dan.

Program hakkında detaylı bilgi sahibi olmak ve başvuruda bulunmak için tıklayın;

www.ilkkartim.com.tr

Bir bumads advertorial içeriğidir.

15 Ekim 2013 Salı

bwin Euroleague Fantasy Challenge Game Day 1


Uzun bekleyiş sona eriyor ve bu akşam Turkish Airlines Euroleague'de 2013-14 sezonu başlıyor! Basketbol keyfinin olmazsa olmazlarından fantazi takımları da kurulmaya başladı. İşte bu haftanın BenchBasket Euroleague Fantasy Challenge takımı:

2 Ekim 2013 Çarşamba

D-Smart, Basketbolseverleri NBA Efsaneleri ile Buluşturuyor


NBA heyecanını siz baskebolseverler ile buluşturan D-Smart, basketbol tutkusunu gösterenlere Oklahoma City Thunder takımı, Vlade Divac ve Peja Stojakovic ile aynı sahayı paylaşma fırsatı sunuyor.
Bu fırsatı yakalamak için yapılması gereken ise çok basit: basketbol yeteneğini çekeceğin video, fotoğraf veya yazacağın bir cümle ile gösteren tweet’ini #topbendeNBA etiketi göndermek.

Bu gece yarısı sona erecek olan #topbendeNBA kampanyasının kazananları ise 4 Ekim Cuma günü düzenlenecek etkinlikte, NBA efsaneleri ve Oklahoma City Thunder ile aynı sahayı paylaşacak. 

21 Eylül 2013 Cumartesi

Bir Devrin Sonu, Bir Zafere Son Adım...



İspanya milli takımı için 2000'li yıllar tamamen Avrupa hatta basketbolunu domine eder bir halde geçti demek yanlış olmaz. 2 Avrupa ve 1 Dünya şampiyonluğu, 2 Olimpiyat finali, 2 Avrupa finalinin yanında 3.lük ve 4.lükler...Bu başarıları sağlayan katronun temelinde bulunan oyuncuları ise söylemek zor değil; Pau Gasol, Navarro, Reyes, Jimenez, Calderon, Garbajosa, Fernandez ve diğerleri...Ancak bu saydığımız isimlerin artık yaş itibariyle kimilerinin emekli olması kimilerinin ise bu tempoyu kaldıramayarak takımlarından ayrı kalmaları sebebiyle bu turnuva İspanya için bir yaprak dökümü halini aldı. Kadroda halihazırda kalitesiz bir oyuncu yine yok gibi, yani ne Fernandez'e ne Marc Gasol'a ne de Calderon'a hatta Mumbru ve San Emeterio'ya yetersiz veya düşük seviyeli bir oyuncu demek hele diğer takımların halini de düşününce yanlış hatta ayıp olacaktır. 
Ancak şu bir gerçek ki, 2000'lere damgasını vuran İspanya takımı artık bu değil ve bundan sonra da olmayacak gibi...Dün oynanan Fransa maçını Parker insanüstü oynamasa veya son topta Calderon şutu soksa İspanya finale çıkacak ve finalde bence Litvanya'yı rahatça devirecekti. Ama bahsettiğim durum sadece başarıya yönelik değil, bir jenerasyon değişimi. Bu durumu da zaten bu oyunla ilgili bir çok kişi görmüş ve farketmiştir. Ben sadece yazıya dökmek istedim. Bu takım artık 'Abi' Gasol'ün, Navarro'nun o efsane takımı değil...

10 Ağustos 2013 Cumartesi

Jordan - Kobe The Final Version


Bu zamana kadar kimbilir kaç adet klasik ''Jordan mı Kobe mi?'' muhabbetine tanık olmuş, bu konu ile ilgili kaç adet video izlemiş, yazılar okumuş ve bizzat bu konu hakkında ister istemez fikir üretmek ve konuşmak durumunda kalmışsınızdır, kalmışızdır, kaldık. Bu konu ile alakalı hazırlanan ve gerçekten inanılmaz bir özveri ve emek sonucu ortaya çıktığı apaçık belli olan bu video gerçekten benim gözümde olayı bitirmiş ve kim veya kimler hazırladıysa kendileri hakkında el öpme derecesine kadar bir saygı hissiyatı oluşturmuştur. İzledikten sonra eminin sizler de hak vereceksiniz.

24 Temmuz 2013 Çarşamba

"Kara Gün Dostu" Edirne'ye gidiyor


Ülkemizdeki basketbol camiasının futbola göre çok daha dar kapasiteli ve samimi olduğuna itirazı olan pek yoktur. İşte çoğu zaman bu durum ülkemizdeki basketbolun hemen her yaş grubu ve branşında futbol ve diğer birçok spor dalından daha başarılı ve kirlenmeden kalmasına yardım ediyor. Tabi mutlak bir temizlik ve samimiyeti yakalamak zor ama en azından bu döneme kadar basketbolumuzun "futbollaşması"nı engelleyen önemli durumlardan birisidir diyebiliriz. 

İşte bu iyiniyeti ve doğruluğu yansıtan diğer önemli figürler de bu özellikleri kişiliklerinde taşıyarak değerlerini ülke basketboluna aktaran güzel insanlar. Özellikle Galatasaray camiasındaki (şer odakları dışındakiler) bir çok insanın ve haliyle taraftarların "Kara Gün Dostu" olarak nitelendirdiği Cem Akdağ ülkemizde hem erkek hem kadın basketboluna çok önemli katkılar vermiş, emeğinin karşılığında çok haksızlıklara uğramasına rağmen görev vakti geldiğinde elini taşın altına koymuş ve iyiniyetini ve içindeki sevdasını hiç yitirmemiş bir basketbol "adam"ı. Yakın tarihimize baktığımızda "Potanın Perileri" markasının altındaki imzaların belki de en büyüğü ona ait olmakla beraber Galatasaray camiasında hem erkek hem kadın takımına verdikleri ile bu sıfatları ve kendisine verilen ismi sonuna dek hakediyor.

Son olarak geçen sezon başlangıcında yine adı Galatasaray kadın basketbol takımı ile anılmış ancak kendisine yapılan bir son dakika haksızlığı ile bu birliktelik gerçekleşmemişti. Kendisi de geçen sezon Beko Basketbol Ligi'ne yükselen Royal Halı Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'ni ligde düşmek bir yana play-off kovalayan keyifli bir takım haline getirmişti. Şimdi ise öyle görünüyor ki sıra yine lakabına yakışır bir şekilde "Zor Günler" geçiren Edirne'de. 

Sezon sonunda ligde kalmayı garantiledikten sonra sponsor ve satılma krizlerine giren, ardından bu sezon devam etme kararı alınan ancak transfer konusunda bir hayli geç kalan Olin Edirne yönetimi, bu sezonun yapılanmasında öncelikli hamleyi koç transferine verdi ve takımı lige çıkartan usta coach Gökhan Taştimur ile yollarını ayırdı. Her ne kadar biraz geç kalınmış olsa da transferleri belirleyip yeni gelen coach'a takımı emanet etmektense daha öncesinde coach konusunu halledip takımı ona emanet etmek daha mantıklı bir hamle oldu. Hele takımı bu şekilde emanet edeceğiniz coach Cem Akdağ ise, bizi bu sene geçen yılların aksine bol hücum tempolu ve keyifli basketbol günleri Edirne merkezinden bolca çağıracak gibi gözüküyor. İki taraf için de hayırlı olsun.

15 Temmuz 2013 Pazartesi

Eurobasket 2013 A Milli Takım Kadro Değerlendirmesi (Kimler Olacak, Neden?)


Çok fazla söz söylendi, çok fazla yazıldı çizildi ama kadro analizi pek fazla yapılmadı. Eurobasket 2013'e kısa bir zaman kala açıklanan A Milli Basketbol Takımımız Başantrenörü bu şampiyona için bir kadro belirledi. Cenk Akyol'un seçilmeyişi tartışmasında geçen A Milli Takım aday kadrosuna bir basketbol yorumu getirelim istedik ve pozisyon pozisyon kadroyu yorumlayalım dedik. Lafı çok uzatmadan pozisyon ekseninde başlayalım:
Pek fazla opsiyonumuzun olmadığı oyun kurucu mevkiinde tercihin yine Barış - Ender ikilisinden yana olacağını düşünüyoruz. Zira yıllardır A Milli Takımımız'ın formasını terleten Ender Arslan bu yıl da TBL şampiyonunun oyun kurucusu apoletiyle geliyor milli takıma. Barış ise vasat bir sezon geçiren Fenerbahçe Ülker'in en iyilerindendi desek herhalde yanlış demiş olmayız.(Keşke Akdeniz Oyunları kadrosunda olacağına biraz daha fazla tatil yapsaydı da kendisinden Slovenya'daki turnuvada daha iyi verim alabilseydik) Bu ikilinin point guard için şampiyonada yer alacağını tahmin ediyoruz.
Serhat Çetin-Ömer Onan-Sinan Güler üçlüsünün shooting guard diye tabir edilen '2 numara' mevkiinde kadroya seçileceğini tahmin ediyoruz. Serhat bu yıl çok formda bir sezon geçirdi Beşiktaş'ta. Euroleague'de de tecrübesini iyice arttırdığı kanaatindeyiz ve formayı bu yıl sonuna kadar hakedenlerden. Ömer Onan için ise yılların tecrübesi diyoruz. Her ne kadar Fenerbahçe Ülker'de pek parlak bir sezon geçiremese de kanaatimiz Slovenya'daki şampiyonada yer alacağı yönünde. Sinan Güler için ise 1-2 pozisyonunda oynayabildiğinden ve basketbolun 'nöbetçi' oyuncusu gibi durmasından dolayı A Milli Takım'ın bu seneki kadrosu için kesinlikle düşünülmesi gerektiği kanaatindeyiz. Pek fazla oynamadığı sezonlarda bile kendisine görev verildiğinde elinden geldiğinin en iyisini yapan bir isim. Zira Anadolu Efes'in Olympiakos ile oynadığı çeyrek final serisinde bunu gördük.
En tartışılan mevkiiye, forvet mevkine geldik. Bu mevkii Emir Preldzic'in A Milli takıma katılmasıyla biraz güçlü kolumuz oldu, her ne kadar önceki senelerde sıkıntısını çektiğimiz bir mevkii olsa da. Takımın kaptanı konumunda olan ve artık gerçekten de milli takım kariyerinin sonuna geldiği düşünülen Hidayet Türkoğlu bu mevkinin sahibi ve özellikle bu sezonun ikinci yarısında yaşanan doping olayı nedeniyle Avrupa ve Dünya basketbol kamuoyuna söyleyecek son bir sözü olması gerekir. Oynadığı takımlarda pek fazla süre alamamasına rağmen yine de kadroda görmeye alıştığımız,hatta çoğu zaman eleştirdiğimiz Cenk Akyol ise bu sene formda olduğu bir zamanda kadroya alınmadı. Bizce bu mevkiinin turnuvada yer alması gereken ismi Emir Preldzic ve Cenk Akyol olsa da Baş Antrenör Bogdan Tanjevic tercihini Cenk Akyol'dan yana kullanmadı. Çok tartışılan bu karar inşallah Avrupa Şampiyonası'nda alınacak bir madalyayla unutulur diyoruz...
Son yıllarda bir şişkinliğin yaşandığı pota altı mevkiinde ise seçeneğimiz çok. Burada en büyük şanssızlığımız Furkan Aldemir'in olmayışı. Onun da sebebini gayet üst düzey performans gösterdiği bu sezonda milli takımdaki mevkiidaşlarının da mükemmel sezonlar geçirmeleri ve özellikle hücum anlamında daha çok ve çeşitli silahlara sahip olmaları olarak açıklayabiliriz. Burada da Ersan İlyassova-Kerem Gönlüm ikilisine 4-5 oynayabilen İlkan Karaman veya İzzet Türkyılmaz ikilisinden biri eklenecek. Atletik meziyetleri de bulunan Fenerbahçe Ülker'in genç oyuncusu İlkan Karaman dış şutlarda da etkili olabiliyor. TBL finalisti Banvit'in uzunu İzzet Türkyılmaz ise çok formda bir sezon geçirdi. 2011'deki şampiyonada Orhun Ene'nin İzzet seçimi kendisinin epey eleştirilmesine neden olmuştu. Genç oyuncunun Eurobasket 2013'e seçilmesi iki sene önceki eleştirilere cevap vermek için bir fırsat olabilir kendisi açısından.
Pivot mevkii için ise herhalde hiç düşünmeden Houston'da mükemmel bir sezon geçiren Ömer Aşık ve Semih Erden'i kadroya yazar basketbolu takip eden hemen hemen herkes. İki oyuncu da kariyerlerinin zirvesinde. Özellikle Ömer Aşık NBA'de bu sezon inanılmaz bir performans sergiledi. Bu şampiyona kendisi için takıma yeni katılan Dwight Howard'a bir mesaj vermek açısından da önemli. Semih ise Oktay Mahmuti'nin elinde saha içindeki olgunluğunu biraz daha geliştirme fırsatı buldu. Tek handikapı erken yorulması. Sözün özü bu iki ismin seçilmesi durumunda pek fazla tartışma olacak gibi durmuyor. Akdeniz Oyunları kadrosunda yer alan ve takımın liderlerinden olan Oğuz Savaş ise mevcut 4 ve 5 numaraların formda olması sebebiyle bu yıl nihai kadroda olmayacak gibi geliyor.
Genel çerçevede değerlendirmeye çalıştığımız bu oyuncuların dışında kadroda olmayan ya da olması gereken oyuncu var mı diye bakarsak; NBA'deki temsilcilerimizden Enes Kanter'in bu saatten sonra pek de milli takım kadrolarında adı geçmeyecek gibi gözüküyor. Zaten 2011 yılında kampa katılmasının da ana sebebi olarak o dönem NBA'de yaşanan Lokavt olayını söylemek yanlış olmayacaktır. PG mevkiinde bu yıl bir üçüncü ismin olması (ki bu isim de olursa Doğuş olacaktır.) sürpriz olur çünkü 2 numarada Sinan'ın varlığı bu iki pozisyonda da gereken desteği sağlayacaktır. Ömer Onan'ın da bu yıl belki de son milli turnuvası olacağını düşünürsek Serkan Erdoğan'dan bu yana milli takımda yaşanan skorer 2 numara sıkıntısı ilerleyen yıllarda Melih Mahmutoğlu ve Maxim Can Mutaf gibi genç oyuncular ile giderilecek gibi gözüküyor. 
Koçun geç belirlenmesi ve Cenk Akyol polemiği altında kampa başladı milli takım. Akdeniz oyunlarında oynamaları nedeniyle bazı oyuncularımızın yorgunluğu da söz konusu. Avrupa Şampiyonası'nda zor bir grupta yer alıyoruz ve işimiz hiç kolay değil. Kağıt üzerinde çok kaliteli isimlere sahip bir takımız fakat yıllardır kaliteli rotasyonla Şampiyonalarda yer almamıza rağmen evimizdekiler haricinde madalya kazanamadık. Aslına bakılırsa bu durumda Akdeniz Oyunları'nda altın madalya kazandıktan sonra bu denli sevinilmesi de maalesef normal gibi görünüyor. Her ne kadar Sırbistan kaçıncı takımıyla geldi denilse de biz de her şampiyonada final gören bir takım değiliz maalesef...
Yukarıda, kampa çağrılan aday kadroda bulunan isimler üzerinden bir ideal kadro kurmaya çalıştık.Tabi sürprizlere açık olduğunu da unutmamak lazım. Sonuçta kadroyu seçecek Bogdan Tanjevic veya öyle görünüyor...Tüm olumsuzluklara ve konsantrasyondan uzak gibi durduğumuz portresine rağmen dileriz geçen yılların aksine bu kez beklentiyle gidilmemesine rağmen madalya olmasa bile 2014 Dünya Şampiyonası'na gitmeye hak kazanarak döneriz Slovenya'dan. 

6 Temmuz 2013 Cumartesi

Sonunda Gerçek Oluyor!


Bilgisayar oyunları ile biraz alakalı ve basketbol konusunda ilgili genç insanların (özellikle 80-95 yılları arası doğumlular) çocukluk ve gençlik yıllarında başköşede olan oyunlardan biriydi NBA LIVE serileri. 90'ların sonundan 2000'lerin sonuna kadar EA Sports'un tamamen elinde bulundurduğu dijital basketbol oyunu pazarında son 5 yılda üstünlüğü kesin olarak ESPN 2K Sports'un aldığını söyleyebiliriz. EA Sports ise 2008'e kadar önde götürdüğü bu yarışı 2010'a kadar sürdürdü ancak 2011 yılında çıkarmaya çalıştığı ama beceremediği NBA Elite 11 oyunundaki hüsran ile birlikte piyasayı tamamen 2K egemenliğine bıraktı.

Tüm Dünya'da olduğu gibi Türkiye'de ve Avrupa'nın diğer ülkelerinde de basketbol ve video oyunu denince hep aklımıza NBA geldi. NBA LIVE 2005'te Miami formalı Shaq'ı, 2007'de ise Nowitzki'nin üst üste kaç adet orta mesafe şutu sokabileceğini merak ettik. Avrupa ile NBA basketbolu arasındaki makasın da çok fazla olduğu bu dönemlerde Avrupa takımları veya ligleri için bir oyun çıkartılması mantıklı gelmedi. Ama özellikle organize edilen NBA Europe Live maçları ve Avrupa-NBA arası oyuncu transferlerinin sıklaşması ile birlikte makas ve mesafeler de azaldı. NBA LIVE 2008'de FIBA geneline hitap eden şekilde bazı milli takımlar oyuna eklendi ama hem oyuncu bilgiler hem de güçleri o kadar dengesiz ve dalga geçer gibiydi ki bu olayın devamı dahi gelmedi. 

Avrupa basketboluna gönül veren kişiler olarak yıllar yılı yama oyunlar şeklinde hasretini giderebildiğimiz 'Avrupa takımları ile PC oyunu oynama' hevesimiz bu yıl 2K Sports ile Euroleague yönetimi arasındaki anlaşma ile gerçekleşecek gibi. İçlerinde Anadolu Efes ve Fenerbahçe Ülker'in de bulunduğu 14 Euroleague takımı da NBA 2K14 oyununda bulunabilecek. Umarız ki oyun yöneticileri bu pazarın farkına varır ve önceki denemeler gibi gerçek dışı betimlemeler ve bilgilendirmeler ile şimdiden heyecanlanmaya başlayan bizleri üzmezler ve yeni sezon için yeni yamalar aramak zorunda kalmayız. 

Not: Mevcut NBA LIVE ve NBA 2K Serileri için Avrupa kadroları ve daha birçok yama için en detaylı sitelerden ikisi:





5 Temmuz 2013 Cuma

2013 Nba Draft'ı İncelemeleri Serisi -2- : Victor Oladipo


2013 NBA Draft'ındaki oyuncuları incelemeye 2'nci sırada Orlando Magic tarafından seçilen Indiana Üniversitesi shooting-guardı Victor Oladipo ile devam ediyoruz. Kendisini 3 kelimede özetleyecek olursak enerji, savunma ve atletizm diyebiliriz. Oladipo'nun pozisyonu için boyu(1.93) soru işareti olsa da korkunç bir atletizmi olduğu bir gerçek. Özellikle transition hücumu ve fast-break oyunlarında inanılmaz bir bitirici. Ayrıca çok aktif elleri olması ve savunmayı gerçekten zevk alarak yapması sezon boyunca karşı takımın en skorer kısa oyuncusunu tutma görevini üstlenmesine yol açtı. Zaten Big Ten konferansında yılın savunmacısı seçilmiş bir oyuncudan bahsediyoruz. Ayrıca NBA seviyesinde bile her iki guard pozisyonunu da savunabilecek kapasitede olduğunu belirtmekte fayda var. Oladipo'nun kendi kendini motive edebilen bir yapıda olması ve çalışma etiğinin yüksek olması sayesinde koçların sevdiği tarzda bir oyuncu olduğunu söylemek mümkün.
Cody Zeller'la birlikte Indiana Hoosiers'ın dinamik ikilisini oluşturan Oladipo junior sezonu boyunca ortalama 28.4 dakikada 13.6 sayı 6.3 ribaund ve 2.2 top çalma ile oynadı. Bunun yanında Oladipo'nun en önemli artılarından biri kendi sınırlarını iyi bilmesi ve şut seçimi konusunda oldukça verimli oynaması denilebilir. Zaten bu sayede sezonu %59 şut isabeti gibi olağanüstü bir seviyede bitirdi. Ek olarak, pozisyonu için oldukça iyi bir ribauntçu olduğunu söylemek mümkün. Ancak 2 numaradan seçilen bir oyuncu içim hücumunun oldukça kısıtlı olduğunu söylersek yanılmış olmayız. Savunma kimliğiyle ön planda olan bir oyuncu ancak yıldız seviyesine yükselmek istiyorsa istikrarlı bir hücum oyunu geliştirmesinde fayda var. Yine bir guard için saha görüşünün dar olması ve asist-top kaybı oranının eksilerde seyretmesi olumsuz özellikler. Ayrıca, savunmada bazen fazla agresif davranması faul problemine girmesine yol açıyor. Çalışma etiğinin yüksek olmasıyla tanınan Oladipo'nun şutunu geliştirmesi durumunda All-Star seviyesine çıkabileceğini düşünüyorum. Sonuç olarak geçtiğimiz sezon Nikola Vucevic dışında hiçbir ışıltı göstermeyen Magic'e kısa vadede enerji ve patlayıcılık getirmesi bakımından faydalı bir seçim olabilir Oladipo.


4 Temmuz 2013 Perşembe

2013 Nba Draft'ı İncelemeleri Serisi -1- : Anthony Bennett


Geçtiğimiz hafta Nets'in ev sahibi olduğu Barclays Center'da gerçekleşen 2013 Nba draftında sürpriz denilebilecek bir tercihle UNLV forveti Anthony Bennett(2.03-109 kg) Cleveland Cavaliers tarafından ilk sırada seçilmiş oldu. Tarihte birinci sıradan seçilen ilk Kanada'lı(son Kanada'lı olacağa da benzemiyor bkz:Andre Wiggins) olan Bennett güçlü fiziği ve skorer kimliğiyle ön plana çıkıyor. Henüz 20 yaşında olan oyuncu UNLV ile geçirdiği tek sezonda 35 maçta ortalama 27 dakikada 16.1 sayı 8.1 ribaund ve 1.2 blok'la oynadı. Aslında Cavaliers Kanada'lı oyunculara yabancı değil çünkü daha 2 yıl önce bir başka Kanada'lı PF Tristan Thompson'ı 4.sırada seçmişlerdi ve bana göre Thompson geçtiğimiz sene hiç fena bir performans(31.3 dk'da 11.7 sayı ve 9.4 rib.) sergilememişti.

Bennett'in en kuvvetli yönlerinden biri özellikle pozisyonuna göre oldukça atletik ve hızlı bir oyuncu olması diyebiliriz. Zaten sezon boyunca vurduğu 43 smaçla da bu konuda ülkenin en üst sıralarında bulunmakta. Yine hızlı ayakları ve yumuşak elleri sayesinde skor potansiyelini bir üst seviyeye taşıyor. Ayrıca sezon boyunca kendi pozisyonu için fena olmayan bir 3 sayı yüzdesiyle(%37.5) de oynadığını söylemek mümkün. Ayak çabukluğu ve hassas elleri olduğundan bahsetmişken top hakimiyetinin üst seviyede olduğunu belirtmekte fayda var. Zaten sezon boyunca tam 4 kere coast to coast dediğimiz topu kendi pota altından alıp rakip potada pozisyon bitirme hareketini gerçekleştirmiş bir oyuncu Bennett. Zihinsel olarak ta oyunda her daim konsantre bir şekilde bulunması ve mücadeleci bir karaktere sahip olması avantajlı özellikler. Bennett'in hiç mi olumsuz yönü yok diye sorarsanız ben de tabii ki var derim. Yazının başında belirttiğimiz "biraz sürpriz bir seçim oldu" derken kafadaki soru işaretlerden en önemlisi Bennett'in pozisyon olarak arada kalmış bir oyuncu olması. PF pozisyonu için boyunun nispeten kısa oluşu(2.03) ve SF için de savunmada yavaş olması ve genel anlamda da savunmayı pek sevmemesi negatif bir algı yaratıyor. Yine her ne kadar çok kuvvetli bir üst vücuda ve atletik bir yapıya sahip olmasına karşın rakibiyle kontaktan bazen kaçınması soru işaretleri yaratıyor. Ancak ben kişisel olarak Bennett'in gelecekte maksimum kontrat alabilecek bir yıldız olmasa da All-Star'lık seviyesine yükselebileceğini düşünenlerdenim.


1 Temmuz 2013 Pazartesi

''Bu Sene Oldu Oldu, Olmadı...'' Pozu


İlk 5'inde 4-5 All-Star oyuncuyu bulundurmak bir takım için kulağa hoş gelen bir şey gibi gelse de o takım yeni yapılanan bir takım ise, yani o yıldızlar bu takımın gelişim sürecinde bir katkı vermemiş ve tabir yerindeyse 'toplama takım' şeklinde bir araya geldiler ise pek de olumlu bir sonuç vermeme olasılığı da yüksek hale gelir. Sözü geçen takım da son haftaya damgasını vuran takas hamlesi ile geleceğini ipotek altına alarak (2014, 16, 18 1.Tur Draftları) kadrosuna Paul Pierce, Kevin Garnett ve Jason Terry gibi Veteran Superstar'ları katan Brooklyn Nets olunca iş gayet ilginç bir hal almaya yetti. 

Önümüzde 2008 Boston gibi olumlu, 2004 ve 2011 Lakers'ı gibi olumsuz örnekler yakın tarihte gözümüze çarpıyor ama Garnett'in 37, Pierce ve JET'in 36 yaşında olduğunu düşünürsek Prokhorov tıpkı bir zamanlar Laik ülkemizin bir alkol firmasının çıkardığı 'O Sene Bu Sene' sloganına kendini kaptırmış gibi gözüküyor. Oligark'ın bu tarz bir atılımı bizi şaşırtmasa da Garnett veya JET değil ama Pierce'ın kariyerini tek bir takımın efsanesi olarak bitirme şerefini neden bir kenara bıraktığını da sorgulamamak elde değil. Neyse ki bu 3 oyuncu bu sene hiç bir şey yapmasalar ve bu gerilim dolu fotoğraftan ibaret kalsalar bile muhteşem kariyerlerine pek de bir eksi değer almayacaklar. Peki ya Nets?

14 Mayıs 2013 Salı

Hayat Dolu Hissetmek İçin Sen de Katıl!

Hayatın koşuşturmasında çoğu zaman ne kendimize ne de spora vakit ayırabiliyoruz. İşte sizi silkeleyip kendinize getirecek hareketli bir etkinlik!

Hayat Su Facebook sayfasında duyurulan ve 2 Haziran’da Bostancı - Caddebostan Sahilyolu’nda düzenlenecek Hayat Koşusu etkinliğine kayıt olarak hareket dolu bir gün geçirmek ve spor yapmak için ilk adımı atabilirsiniz!

Üstelik sürpriz hediyeler ve ünlü Beslenme Uzmanı Dilara Koçak’tan tavsiyeler sizleri bekliyor olacak!
hayat-kosusu
Bir bumads advertorial içeriğidir.

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Telefon Çalıyor Yeğen!


Son yıllarda basketbola yaptığı gerek maddi gerekse mental yatırımlarla önem veren Galatasaray, Medical Park'ın da sponsorluk desteğini alarak bu sezon da Beko Basketbol Ligi'ni normal sezon lideri olarak tamamladı. Geçen sezon da Oktay Mahmuti yönetiminde bu başarı yakalansa da özellikle Euroleague'de geçirilen tarihi sezon belki de lige verilen önemi ikinci planda bırakmıştı ve favori gösterilmesine rağmen daha sonra herkesin hak vereceği bir şekilde Beşiktaş Milangaz'a yarı finalde elenmişti sarı-kırmızılılar. Beşiktaş'ı ise şampiyonluğa götüren efsane sezonda öne çıkan isimler tabi ki Ergin Ataman ve David Hawkins olmakla beraber özellikle son maçlara doğru tamamen olayı ele alan ve takımın dümenine geçen oyuncu takıma sezon ortasında katılan Carlos Arroyo olmuştu. 

Kendisinin kariyerini bu oyunla az da olsa ilgilenen herkes az çok bildiği için bu etkiyi açıkcası pek de yadırgamak gerekli olmadı. Son saniyede Fenerbahçe'ye attığı şutlarla gelen galibiyet bu etkinin finalin son maçına kadar gideceğinin belirtisiydi adeta. Nitekim öyle oldu ve adeta elini kolunu sallayarak takımı yöneten oyuncu haline gelen Carlos Arroyo'nun bu ligin tartışmasız en önemli yabancılarından birisi olduğu ortaya çıkmış oldu. 

Bu yıla gelindiğinde yola Galatasaray'da devam etme kararı alan Ergin Ataman; yanına geçen sezonu beraber götürdüğü David Hawkins ve Ersin Dağlı gibi oyuncuları da almıştı. Ancak sezonun bir diğer kahramanı olan Arroyo sezon başında başka bir takımla da anlaşamayınca adeta ortada kalmış oldu. Kader bu ya Galatasaray'ın yakasını geçen sezon Beşiktaş'ta olduğu gibi sakatlıklar bırakmadı ve Domercant, Göksenin derken Ergin Hoca çareyi eski dostu aramakta buldu. Arroyo da gelir gelmez sanki geçen seneki son maçtan devam ediyormuşçasına 30 numaralı formayı sırtına geçirdi ve takımın dümenini de hemen eline aldı. Hawkins'in de malum olaydan dolayı sahneden çekilmesiyle yeni geldiği takımın tek lideri oydu artık...

Carlos Arroyo Galatasaray'a sezon ortasında geldiği maçtan itibaren Galatasaray Beko Basketbol Ligi'nde hiç yenilmedi...Üstüste 17 maçlık galibiyet serisinin de baş mimarı olarak kendisini gösterebiliriz. Zaten Galatasaray'ın bu seride oynadığı Fenerbahçe Ülker, Anadolu Efes, Beşiktaş, Pınar Karşıyaka gibi önemli maçlardan bir tanesini dikkatli olarak izleyen birisi Arroyo'nun karşısında bir savunmacı olsa dahi nasıl saha içinde rahat hareket ettiğini ve oyunu ister şutla ister turnikeyle ister de asistle nasıl yönlendirdiğini görebilir. İnsan da şu andaki performanslara bakarak Carlos Arroyo > Beko Basketbol Ligi'ndeki diğer yabancılar diye düşünmeyi ve bu diğer takımların kaliteli yabancılara verdiği paraları görünce de ister istemez bu ligdeki 'Ergin Ataman effect''i takdir etmeyi düşünüyor...Bakalım geçen sezondan bugüne kadar gelen telefonlar bu sezonun sonuna kadar da çalmaya devam edecek mi?

29 Nisan 2013 Pazartesi

Sen Ne Yaptın Ümit!


Türk spor klasikleri arasına girecek bir maç sonunda kupayı kaybetti Pınar Karşıyaka...Bu tarz kaybedişler neden bizim klasiklerimiz oluyor bunu daha çok sorgulamak lazım ancak bu maçı ve macerayı bu efsane atışla hatırlarsak hepimiz için hoş bir enstantane olacaktır.

17 Nisan 2013 Çarşamba

Efsane...

Klasiktir "Efsane Geri Döndü" tabirleri; ancak özellikle spordan konuşacaksak geri dönen efsane oyuncu, takımı ne olursa olsun forma numarası efsane olduğu günlerdeki numarası olacaksa psikolojik olarak daha bir "efsane" olarak gelir göze ve beyne. Ya da şöyle soralım: Drogba Galatasaray'a geldiğinde numarasının 12 olduğunu görenler şimdi geçse de ilk anda "11 olsaydı iyiydi" diye düşünmediler mi? İşte bu yüzden tekrar hoş geldin "1 Numara" T-Mac...1 numaralı formanla 35 saniyede 13 sayı attığın Spurs'e...

11 Nisan 2013 Perşembe

Mustafa Özben!

Bu adamı fazla anlatmaya gerek yok aslında, ama bu yorum onu artık tanıyan ve bu oyunun önemli bir parçası olarak gören basketbolseverler için geçerli. Daha fazla çevre için insanlara anlatmak, dinletmek şart o yüzden de...İşte Euroleague Top 16 13. hafta mücadelesi olan ve Fenerbahçe Ülker'in belki de en büyük direnci gösterdiği Olympiakos maçı ve bu maçtaki usta anonsçu etkisi.:

http://s14.directupload.net/images/130329/4gpyx4ke.swf

Tabletteki Hürriyet değil, tablete özel Hürriyet

Hürriyet, Türkiye’nin en çok okunan gazete uygulaması Hürriyet E-Gazete’den sonra Hürriyet Tablet uygulamasını da hayata geçirdi. “Tabletteki Hürriyet değil, tablete özel Hürriyet” sloganıyla tanıtılan ve Apple Store’da 1 numaraya yerleşen bu yeni uygulama kullanıcılar tarafından oldukça beğeniliyor.

2011 yılının Mart ayında hayata geçirilen Hürriyet E-gazete uygulaması bugün, Türkiye’nin en çok okunan tablet gazetesi olmayı başarmış durumda. Toplamda ücret ödeyen abone sayısı 16 bine ulaşarak, ücretsiz rakiplerinin ulaştığı rakamları geride bırakırken; Hürriyet okurları, E-Gazete uygulamasını günlük 50 bin, haftalık 350 bin kez ziyaret ediyor.

Tablet okurunun beklentisinin farklılaşması ve ilgi alanlarının değişmesiyle, okurlar artık okuduğu haberin videosunu da izlemek, farklı spor dalları hakkında analizler okumak, dünyadan ilginç fotoğraflar görmek, içeriği 'parmağının ucunda' hissetmek istiyor. Hürriyet Tablet uygulaması tam da bu beklenti ve ihtiyacı karşılamaya yönelik hazırlanmış bir uygulama.

Bir haftadır Apple Store’da en çok indirilen uygulamalar arasında 1 numarada yer alan Hürriyet Tablet’te, Manşet, Güncel, Ekonomi, Spor, Kelebek, Seyahat bölümlerinin yanı sıra Cumartesi ve Pazar eklerinin bambaşka yorumları yer alıyor. Günün videosu ve foto galeriler oldukça beğenilirken, HTML5 tabanlı bir uygulama olduğu için reklamverenler için de oldukça cazip.

Tablet bilgisayarların tüm olanaklarını kullanan yeni Hürriyet Tablet uygulaması, App Store ve Android Market’te, ücretsiz.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

4 Nisan 2013 Perşembe

Aman Dikkat!

 

Bu akşam 21.45'te Euroleague Top 16 maçlarının son halkasında Real Madrid ile deplasmanda karşılaşacak Anadolu Efes'in işi hiç de kolay değil. Bu zorluk derecesine sadece saha içindeki tekınik konuları değil, Real Madrid'li oyuncuların ve hatta yönetim kısmının da İspanyol basketboluna mal olmuş oyunculuk ve hile yeteneklerini de eklememiz gerekir. Bu "özel" yetenek listesinde başta gelen oyunculardan olan Rudy Fernandez'in NBA günlerinden kalan bir hareketi bu tehlikeyi bir daha hatırlamaya yetecektir. 

Siz Şu Tarafta Oynayın...

Turkish Airlines Euroleague'de Top 16 gruplarının epey uzun süren 14 maçlık maratonunda son haftaya gelindi ve bu hafta iki grupta da halen şekillenmeyen son durum belli olacak. F grubunda Barcelona'nın liderliğinin kesinleşmesi dışında keskin çizgilerin belli olmaması ve son maçlara kalması tabiki heyecan açısından beklentileri karşıladı diyebiliriz. Ancak Türk takımları içinde sadece Anadolu Efes'in bu heyecana ortak olabilmesi de biraz üzücü bir durum oldu.Bu haftanın maç programına bakan herkes son hafta oynanacak Beşiktaş - Fenerbahçe Ülker maçı için Euroleague yönetiminin "Arkadaşlar siz yarın kendi aranızda oynayın, diğer arkadaşları rahatsız etmeyin." tarzı bir yaklaşımda bulunduğunu hayal edebilir. Tabi durumun bu hale gelmesinde ana sebebin de takımlarımızın aldığı sonuçlar olduğu bir gerçek.

20 Mart 2013 Çarşamba

bwin Euroleague Fantasy Challenge Game Day 12

bwin Euroleague Fantasy Challenge'de 12. Hafta maçları öncesi favoriler Maccabi karşısında Kostas Papanikolaou ve CSKA kısaları karşısında Marcus Williams.

18 Mart 2013 Pazartesi

Euroleague Women Final Eight 2013 Canlı Yayın Programı


Geçen sezon İstanbul'da yapılan ve mutlu sona Ros Casares Valencia'nın ulaştığı Kadınlar Euroleague 8'li Finalleri bu sezon UMMC Ekaterinburg'un evsahipliğinde görüntüdeki salonda oynanacak. Ancak geçen sezonun aksine bu sene yine 2 grupta toplam 8 takımın yapacağı grup maçları sonucunda finalistler direkt olarak değil, ilk ikiye çıkan takımların birbirleriyle yapacakları çapraz eşleşmeli yarı final maçları sonucunda belli olacak. 18 Mart Pazartesi, 19 Mart Salı ve 20 Mart Çarşamba günleri oynanacak grup maçları sonucunda 22 Mart Cuma günü yarı finaller, 24 Mart Pazar günü ise Final karşılaşması oynanacak. Geçen sezonun aksine Türkiye'de bu maçların yayın hakları Ntv grubunda ve grup aşamaları boyunca Türk takımlarının oynayacakları karşılaşmaları Ntvspor ekranlarından ve www.ntvspor.net üzerinden izleyebileceğiz. Geçen sezonun şampiyonu Ros Casares'in kulübü kapatmasının ardından şu anda gerçek anlamda 4 favorinin Spartak Moskova, UMMC Ekaterinburg, Fenerbahçe ve Galatasaray olduğunu söylemek çok da zor değil. Bu yolla Çarşamba gününe kayıpsız çıkabilirsek bir anlamda yarı finallerin nasıl şekilleneceği o gün belli olabilir. İşte ilk 3 günün canlı yayın programı: 

18 Mart Pazartesi
12:30 Fenerbahçe - Bourges Basket - NTVSPOR
17:30 Galatasaray - Good Angels Kosice - NTVSPOR

19 Mart Salı 
12:30 Familia Schio - Fenerbahçe - NTVSPOR
17:30 CCC Polkowice - Galatasaray - NTVSPOR

20 Mart Çarşamba
12:30 Spartak Moskova - Fenerbahçe - NTVSPOR
15:00 UMMC Ekaterinburg - Galatasaray - NTVSPOR

17 Mart 2013 Pazar

Harlem Shake Değil Harlem SHAQ!


Basketbolu geçtik, artık güldürünün ustası haline gelen Shaquille O'neal uzun süredir devam eden Harlem Shake tartışmalarına son veriyor ve "Bakın Beyler, bu işin aslı Harlem Shake değildir, Harlem Shaq'tır bilesiniz." diyor ve bize bunun nasıl yapılacağını çok açık bir biçimde gösteriyor.

12 Mart 2013 Salı

Unutulmasın!

Futbolun ülkemizdeki değeri ve önemi zaten malum, 100 yıl da dış alanlarda bir başarı gelmese zaten bu şartlarda ülkenin her daim en ilgi çeken sporu olmaya devam edecek gibi; ancak son 1 haftadır voleybol alanından gelen muhteşem başarı hikayeleri, kazanılan 2 Avrupa kupası ve 1 kaybedilen final ile birlikte bu alana haklı olarak ilgiler kaymış durumdaydı. Ancak orada sezonlar bitip bahisler kapandığına göre ibreyi tekrardan basketbola çevirip buradaki başarı hikayelerine odaklanmanın zamanı geldi. Çünkü Avrupa arenasında 1. kupada başarılı yoluna devam eden Anadolu Efes'in yanında diğer 2 temsilcimiz daha mutlu sona doğru ilerlemekte. Öncelikle bu akşam saat 20.00'de oynanacak karşılaşmada FIBA Eurochallenge kulvarında son 8'e kalan Pınar Karşıyaka saha avantajına sahip olarak başlayacağı serinin ilk maçında İzmir'de Fransa'nın Paris Levallois takımını konuk edecek. TrtSpor'dan yayınlanacak bu karşılaşma ile bu sezon 12 maçta 9 galibiyet alan ekibimizin başarılı yoluna devam ederek Beşiktaş'tan sonra kupayı ülkemizde tutmasını temenni ediyoruz. 

12 Mart 2013 Salı - Pınar Karşıyaka : Paris Levallois - Saat 20.00 TRTSPOR

Bir diğer başarı hikayesinde ise artık son adıma gelindi ve geçen sene yine finalde kupayı kaybettikten sonra geçen sezonun Euroleague Final Eight MVP'si Ashja Jones başta olmak üzere yeni transferleriyle çıtayı daha da yükselten Kayseri KASKİ Spor 14 Mart Perşembe akşamı saat 19.00'da başlayacak finalin ikinci ayağı ile ilk maçta aldığı 5 farklı mağlubiyetin üzerine çıkarak kupayı Dinamo Moskova'nın elinden söküp almaya çalışacak. Bu karşılaşma da yine TrtSpor ekranlarından yayınlanacak. İzmir ve Kayseri'de salonların dolacağı kesin, ancak canlı yayınların da var olması üzere ekran başında da ne kadar çok kişi olursa oluşacak enerji o kadar etkili olur ve artan ilgi ile başarıların devamının gelmesi için yeni adımlar atılır. Alttaki linkte KASKİ ekibinin hazırladığı ve herkesi maça davet eden video, onun altında da geçen yıl oynanan finalin ilk ayağında Kadir Has Spor Salonu'ndaki muhteşem atmosfer bulunmakta. 

14 Mart 2013 Perşembe - Kayseri KASKİ Spor : Dinamo Moskova - Saat 19.00 TRTSPOR



26 Şubat 2013 Salı

head & shoulders Freestyle Akademi ile Güven Kendine, Geç Öne!

“Topla harikalar yaratırım çünkü özgüvenim tam” diyorsan, Yetenek Sizsiniz Türkiye Freestyle Özel programı ile freestyle yeteneğini tüm Türkiye’ye göstermeye hazırlan!

Hemen head & shoulders Freestyle Akademi ‘ye katıl, freestyle videonu paylaş. Kazanan 8 kişiden biri ol ve “Yetenek Sizsiniz Türkiye Freestyle Özel” TV programına çıkarak yeteneğini tüm Türkiye’ye gösterme fırsatı yakala!

Acun Ilıcalı, Sergen Yalçın ve dünyaca ünlü freestyle futbolcuları Billy ve Jeremy’den oluşan jüriye yeteneğini ve özgüvenini göster, güven kendine geç öne!

Bir bumads advertorial içeriğidir. h&s freestyle

25 Şubat 2013 Pazartesi

Alalım Şu Ribaundu!

Fazla bir şey söylemeye gerek yok, video bahsi geçen yerden başlasın diye bu şekilde link vermek zorunda kaldım. Maç anında heyecan ve odaklanma ile gözden kaçmış olabilir ancak bu ve bu tarz ribaundları verdiğimiz sürece büyük maçlarda ve büyük takımlara karşı kazanmak için yetmesi gerekenden daha fazla güç ve enerji harcamamız gerekecek...

http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=fTLht2TcA7Y#t=224s


20 Şubat 2013 Çarşamba

Eksik Avrupa Zihniyeti...

2005 yılının bahar aylarında oynanan play-out karşılaşmaları sonrası TBL'de kalmayı başarabilen Galatasaray erkek basketbol takımı, bu tarihten itibaren hem kendi yönetimi dahilinde hem de sponsor destekleriyle yaptıkları atılım sonrasında ülkemizin üst seviye basketbol takımları arasındaki yerini geri kazanmış oldu. Ancak yaklaşık 7 yıldır yapılan bunca yatırıma karşın hep bazı problemlerin ortaya çıkması sebebiyle başarıyı bir adım daha ileri götürecek kararlar ya yanlış zihniyetler neticesinde alındı ya da alınamadan ortada kaldı. Geçmiş yılları tek tek incelemek uzun bir yazı dizisi gerektirebilir; bu yazıda bahsedilecek durum ise bu sezon yine bazı zihniyete dönük problemler nedeniyle Avrupa arenasına TOP 16 safhasında bu bütçe ve takıma göre erken sayılabilecek bir dönemde veda edilmesi.

Söz konusu Avrupa başarısı denilince akıllara hemen geçen sezon rüya gibi geçen Euroleague macerası gelebilir. Ancak Avrupa'da kalıcı bir yer ve başarı sahibi olabilmek adına bu sezon tek başına maalesef yeterli olamaz ve olamadı da. Aksine orada yakalanan havanın da bu sezonki yapılanmaya olumsuz etkisi olduğu dahi söylenebilir. Yine burada maalesef hem taraftar hem de yönetim boyutundaki "Zihniyet" temelli sorunlar gözümüze çarpmakta.

Öncelikle yönetim boyutuna bakarsak 2 sezon önce 3 yıllık bir plan dahilinde göreve gelen Oktay Mahmuti ile sezon sonunda yolların ayrılması, şubede yine anormal bir durumun olduğunu gözler önüne serdi. Belki de buradaki temel sorun, belli bir plana yayılan hedeflere beklenenden hızlı bir şekilde ulaşılması, bunun sonucunda da beklentilerin artarak eldeki mevcut durumun bir başarısızlık olarak dışarıya yansıtılması olabilir. Ama yanlış sadece burada değil, taraftar boyutunda da Oktay Mahmuti'ye duyulan sevginin yanında orada da beklentilerin artması, özellikle Avrupa tarafında anlamsız beklentilere ve gerçek hedeflerin inanılmaz derecede olumsuz etkilenmesine sebep oldu. Öyle ki birçok taraftar forumunda ve yazılı ve görsel medyada Galatasaray'ın aslında büyük bir sürpriz olarak katıldığı Euroleage arenasında bu yıl olamayacak olması, bütün bu kesimlerde bir infiale ve hayal kırıklığına sebep oldu. Ve maalesef bu durum zaten yıllardır boy gösterilen ve bir sezon dışında son 16'da öteye gidilemeyen Avrupa'nın 2 numaralı kupası Eurocup'a karşı bir beğenmemezlik duygusunun ortaya çıkmasına sebep oldu. Tabi bu durumun en büyük sebebi yıllardır takım Ulebcup'ta, Eurocup'ta mücadele ederken ilgi göstermeyip, maça gitmeyip de takım "popüler" hale geldiğinde salonları dolduran, forumlarda yer işgal eden ve bu 1 yıllık maziyle takım üzerinde söz sahibi olduğunu düşünen kişiler, anlık başarıyı doyasıya öven medya ve bu popüler ilgiyi kalıcı hale getiremeyen yönetimdir. Kulübün mevcut başkanının popüler yönünü düşününce bu durum çok da anormal gelmiyor zaten. Sezon başında Ergin Ataman'ın kurduğu takımın kadrosu da Eurocup için gayet yeterli ve güçlü bir kadroydu.

Evet, belli kararlar sonrası takımda koç değişikliği de olur, kadro değişimi de; ancak bu takımın hem bütçe, hem yönetim, hem de zihniyet açısından zaten Avrupa'daki asıl mevkisinin Eurocup takımları arasında olduğunu görmek ve bilmek zor değil. Ve gerçekçi olmak gerekirse bu kupanın üst seviyesindeki takımlarla kıyas yapıldığında da zaman zaman bütçe ve kadro açısından öne çıkılsa da genel başarı ve "Ekol" olma konusunda halen gerideyiz. 2008 yılında Ulebcup'ta elde edilen 4.lük halen 2005 sonrası dönemin en büyük Avrupa başarısı konumunda ve gerçekten de Eurocup'ta final oynamak, Euroleague Top 16 maçlarında alınacak bir CSKA Moskova galibiyetinden hala daha değerli. Tribün desteği konusuna gelecek olursak da öncelikle bu kupayı kazanan son 6 takımın Khimki-Unics Kazan-Valencia-Lietuvos Rytas-Joventut Badalona-Real Madrid olduğunu hatırlatmak ve yine Top 16'da elenerek biten 2012-2013 sezonunun belki de en önemli maçı olan Unics Kazan maçında şov güzel gözükse de neden sadece tek tribünün dolu olduğunu sorgulamak gerekir. Yıllardır futbolda Fenerbahçe'ye nazire yapmak için söylenen sözü basketbol konusunda hatırlamanın faydası olabilir: "Büyük takımlar kupa kazandıklarında sevinir, küçük takımlar ise büyük takımları yendiklerinde."


18 Şubat 2013 Pazartesi

Çok Özlemişiz Vol.2

Evet...fotoğraf internethaber.com'un ancak bu fotoğrafı koymamın sebebi de aslında özlediğimiz şeyin ne olduğuna dair önemli bilgiler içermekte. Anadolu Efes THY Euroleague Top 16'daki 7. maçında üst üste 6. galibiyetini alarak Real Madrid'den tam manasıyla liderliği söktü ve aldı. Fotoğrafların arka planındaki tamamı dolu tribünler de diğer önemli bir detay olarak göze çarpıyor. Belki de uzun yıllardır klişe haline gelen "Efes maçlarına kimse gelmiyor." yorumunun da kaliteli bir takımın ve başarılı sonuçların alındığı bir ortamda aslında gerçeklik taşımadığını da bizlere gösteriyor. Kim bilir belki haftaya CSKA Moskova maçında salona bilet bulmak için önceden yer ayırtmak dahi gerekebilir.

Bu yazının ilk versiyonunu yazdıktan sonra gelişen süreçte maalesef alınan kötü sonuçlar ve sergilenen kırılgan ve istikrarsız performans daha bu düşünceler için takımın hazır olmadığını göstermişti. Özellikle maçın içerisinde dahi öyle dalgalanmalar oluyordu ki, Anadolu Efes takımını izlerken maça ne kadar iyi başlasalar da  "İşte yine dağıldı gitti takım." tarzı düşünceler bir yerde ortaya çıkıyordu. Ama Top 16 ile beraber bu 6 maçlık periyotta artık bu düşüncenin yerini takıma olan inanç ve güvene bıraktığını görmek gerçekten mutluluk verici. Tabi bu inanç ve güvenin maçı izleyenlerden önce özgüven olarak takımı oluşturan bireylerden dışarı yansıması temel başarı noktası durumunda. 

Bu noktada belki de 7-8 yıldır bu seviyeye uzak kalmış bir takımı eski günlerine döndüren, bir anlamda Anadolu Efes'i yeniden EFES PİLSEN yapan Oktay Mahmuti'yi yürekten alkışlamak ve tebrik etmek gerekir. Öyle ki maç içindeki inanılmaz derecedeki hakem hatalarına karşı herkes gibi çileden çıkan ve maç sonundaki duygu yoğunluğuyla belli bir süre kendinden geçen bir koçtan bahsediyoruz. Bu inanç-güven-başarı ortamının aynı şekilde devam etmesini dilerken Real Madrid maçında belki de çok şey anlatan bir kaç noktaya bakalım:

- Bu takımın belki de buraya gelmesinde en önemli noktalardan biri olarak, bu karşılaşmada da Index Rating kategorisinde Efes'ten hiçbir oyuncu Euroleague'de haftanın ilk 5'ine giremedi. Yani başta Jamon Gordon olmak üzere rotasyondaki 9 oyuncu da belli bir seviyede olumlu katkı verdiler.

- Geçen yıl bireysellik konusunda eleştirilen ve hatta takımı sabote ettiği söylenen Vujacic ve alıcı bulunamayan Barac'tan da yine ortalamanın üzerinde katkılar geldi ve uygun bir sistem kurulduğunda bu oyuncuların da ne kadar değerli oldukları görülmüş oldu. Özellikle Vujacic'ten müthiş bir dış savunmacı ve takım oyuncusu ortaya çıkmış durumda ve nokta şutörlüğü özelliği de sistem içinde çok verimli kullanılıyor. Son topta Jaycee Carroll'un kullandığı 3 sayılık atışa da koşarak el gösteren ve atışı bozan da yine oydu. Yazıyı da yine o akşamdan Farmar'ın yaptığı enfes blokla bitirelim.


17 Şubat 2013 Pazar

İşte Böyle !

Maç ve Efes'in durumundan farklı bir yazıda bahsedeceğim için sözü kısa tutacağım. Burada önemli olan kritik bir maçın son topu olması ve tribünlere Efes'i desteklemeye gelen taraftarlardan en azından bazılarının maçı kazanmak için sadece taktik ve iyi oyunun değil, tabii ki legal sınırlar içinde kalmak şartıyla "başka türlü şeyler"in de yapılması gerektiğini göstermesi ve çoğunluğun da artık bu duruma uyması gerçekliğiydi. Bu tarz örnekleri yıllardır bin bir farklı örnek ve yollarda aleyhimize olarak görmekteyiz zaten. 


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...