24 Aralık 2014 Çarşamba

Sezon Şimdi Başlıyor!

 
Turkish Airlines Euroleague 2014-15 sezonunda artık bir anlamda hazırlık ve uzun sürecek Top 16 sezonu için yer kapma mücadelesi halini alan ilk tur aşaması tamamlandı. Aslında bu tanımlama bizim takımlarımız için maalesef bu zamana kadar pek bir şey ifade etmemiş olacaktır ki; geçtiğimiz sezonlarda ilk turda özellikle Fenerbahçe cephesinden muhteşem galibiyetler gelmiş ancak işlerin ciddileştiği Top 16 ve sonrasında bu galibiyetlerden eser kalmamıştı. Bu yıl ise Fenerbahçe ve Anadolu Efes ilk tur için gerekli olan hedef olan ilk iki sırada yer alma hedefini gerçekleştirdiler ve Top 16 için ilk 4 hedefine diğer favori takımlar ile aynı yerden başlama imkanına kavuştular. Galatasaray Liv Hospital için malum yönetimsel sıkıntılara rağmen yine bir Ergin Ataman mucizesi ve şapkadan çıkan tavşan sürüsü tanımını yapmak yeterli olacaktır. Aslında Eurocup'a düşülseydi de belki orada şampiyonluğa oynayan bir takım izleyecektik ancak en büyük kupada yer almak Galatasaray ruhunun olmazsa olmazı ve Top 16'da yeni mucizelere doğru yelken açtıkları bir gerçek.

18 Kasım 2014 Salı

Hem "Genç" Hem "Umut"

 
 
Uzun yıllardır basketbolumuzda "genç oyuncu" veya "genç yıldız" kelimesinin karşılığı Avrupa ve Dünya basketbolundaki karşılıktan öte yaklaşık 5-6 yıldır piyasanın içinde yer alan, 22-23 yaşlarında ve hala kendisinden bir patlama beklenen standart oyuncular olmaya başlamıştı. Özellikle 86-87 jenerasyonunun da artık tecrübeli oyuncular sınıfına girmesi ile bu eksikliği ilaç gibi bir şekilde imdadımıza yetişen 95-96 jenerasyonu gidermeye şimdiden başladılar. Son birkaç yazdır altyapı turnuvalarda yaşanan başarılar geçen sezondan başlamak üzere bu sezon iyiden iyiye kulüp takımlarımıza sirayet etmeye başladı. Bu oyuncular arasında başı çeken isimlerden birisi olan Cedi Osman'ın Real Madrid maçında yaptıklarını görünce ben kendi adıma ziyadesiyle hem "Genç" hem de "Umut Vadeden" bir oyuncumuz olduğuna bir kez daha inandım ve çok sevindim. Maç videosunu heryerde izlemişsinizdir ancak sadece saha içinde değil saha dışında da ne kadar parıldayan ancak mütevazı bir kişilik olduğunu yukarıdaki videodan da anlayabiliyor insan. Kimbilir belki de artık ligde biraz daha azalan "Yerli Oyuncu İmtiyazı" kuralı sebebiyle eskiden garanti olan formayı şimdi kapabilmek için biraz daha fazla çalışıyorlardır. (!)

5 Ağustos 2014 Salı

Şov Devam Ediyor!

 
Avrupa basketbolunda kazanılan kupa başarısı temelli olmasa da, daima üst seviyelerde bulunmamız ve düzenlediğimiz başarılı şampiyona organizasyonları ile birlikte söz sahibi bir ülke konumunda yıllardır bulunan ülkemizin erkek basketbol takımları sınıfında yeni ve başarılı bir jenerasyon yetiştirdiğimizi görmek bu oyunla biraz olsun ilgili ve milli anlamda başarıya aç kişiler için gerçekten çok önemli ve mutlu edici. Son olarak 86-87 doğumlu (veya pasaportunda öyle yazan) jenerasyonun alt yaş kategorilerinde kazandıkları takımsal başarıları bu heyecanla izlemiştik. Daha sonraki dönemde ise bu tarz turnuvalarda daha çok bireysel yetenekleri ile ön plana çıkan yıldız adaylarımızın (Enes Kanter, Furkan Aldemir) performansları ile yetinmek durumunda kaldık. Bugünlerde A Milli takımımızın da iskeletini oluşturan bu oyuncuların abilik edeceği 95-96-97 jenerasyonumuz 2012'de kazandıkları U-16 şampiyonluğu sonrası 4.altyapı turnuva zaferini de Konya'da düzenlenen U-18 turnvuvası ile kazandı.Takımlarımızda sıra MVP ödülünü almaya gelince bir ismin net olarak ön planda bulunmaması ve bazı şeyleri takım olarak başarabilmemiz ise gelecek adına ümit veren en önemli noktalardan birisi.
 
Kişisel anlamda beni en çok heyecanlandıran oyuncu olan takımdaki tek 1997 doğumlu oyuncu Furkan Korkmaz için de ayrı bir parantez açmak istiyorum. Turnuva genelinde 20 dk ortalama ile oynayan ve gerek kullandığı rahat şutlar ve uzun kolları ile yaptığı smaçlarla dikkatleri şimdiden üzerine çeken Anadolu Efes'li oyuncu yakaladığı inanılmaz istatistikler ile turnuvaya kendi adına imzasını da attı diyebiliriz. Ümit ederiz ki kendini aynı seviyede geliştirmeye devam eder ve uzun yıllardır A Milli takımımızın da aradığı skorer oyuncu eksikliğimizi sadece nokta şutör olarak değil de komple bir skorer olarak ziyadesiyle giderir.
 
Son olarak, organizasyona ev sahipliği yapan Konya kentine ve bu salonu kente kazandıranlara gerçekten büyük bir teşekkür etmek gerekir diye düşünüyorum. Ukrayna'nın elinden alınan Eurobasket 2015 için hazır salonlarımızla birlikte yine en büyük adaylardan birisi olduğumuzu tekrar göstermiş olduk böylece.


27 Temmuz 2014 Pazar

Bu Kez Başarmıştı...


2014 NBA Playoff serilerinde belki de unutulmayacak bir ilk tur izlemiştik hepimiz şüphesiz. Bu serilerden aklıda kalan en önemli anlardan birisi de Vince Carter'in 37 yaşındaki haliyle 24 yaşındaki haline çaktığı 'Bu kez oldu be!' selamı olsa gerek. Miami ile oynadıkları final serisi dahil sezonun şampiyonu San Antonio Spurs için en zorlu geçen serinin de hem seride geri duruma düşmesi hem de 7.maça uzaması sebebiyle Dallas Mavericks serisi olduğunu da hatırlatalım.

22 Temmuz 2014 Salı

Devamı Gelsin...

U-20 Avrupa Erkekler 2014
 

U-18 Avrupa Erkekler 2013

U-16 Avrupa Erkekler 2012

Üstüste 3 yılda 3 farklı yaş kategorisinde (hem de sırayla) Avrupa Şampiyonu olan Erkekler Altyapı Milli Basketbol takımlarımıza ve bu yetenekli jenerasyonu yetiştiren yöneticilerimize yürekten teşekkür etmemiz gerekir. İnşallah önümüzdeki yıllarda A takım seviyesinde de 1995-1996-1997 doğumlu oyuncularımızı yıldız seviyesinde izleme fırsatına sahip oluruz. Bu dönemde bu gençlerin yükselişine canlı şahit olduğumuz için de kendimizi şanslı hissetmemiz de kendimize çıkartabileceğimiz bir pay olabilir. Ek olarak Pazar günü itibariyle tanıdık kişi kitlesini büyük ölçüde artıran MVP Cedi Osman ile ilgili dikkat çeken bir ekşisözlük entry'sini aşağıda bulabilirsiniz.

16 Haziran 2014 Pazartesi

Miami-LeBron Komedileri

 "4.Maçın son periyodu öncesi oluşan bu skor 2K14 oynarken karşımıza çıksaydı muhtemelen çoğumuz yeni maça başlardık."
 
"LeBron için yeni sezon eski eve geri dönüş olursa Irving bu durumdan pek hoşnut olmaz gibi."
 
"Ya da son çare 2003 Draft Class Pride mi?" 

Haziran ortası ile yavaş yavaş Dünya Kupası'na odaklanmaya başladığımız günlerde, elimizde kalan yegane basketbol (GS-FB kavgası değil) kaynağı olan NBA de bu sezonluk perdesini kapattı. Geçen senenin final serisi ağzımızda tat bırakmışken yine o tadı bulabildiğimizi söylemek gerekir. Bu sefer ise farklı olan hakeden tarafın bu durumu çok net bir şekilde gözler önüne sermesiydi. Spurs için söyleyecek çok söz var, zaten çevrede okumaya ve görmeye devam ediyoruz. Yukarıda bu seri boyunca LeBron ve Miami için üretilen komik 'Caps'lerden gözüme çarpan 3 tanesini bulabilirsiniz.

5 Haziran 2014 Perşembe

Hazır mıyız?


Sezon boyunca oynanan onca maç, Play-off başlangıcı ile sertleşen oyunlar, artan hırs ve mücadele, buzzer-beater'lar, kavgalar, geri dönüşler, tarihi ilk tur serileri, değişen taktikler, parlayan yıldızlar, vedalar vs.vs...Hepsi buraya gelebilmek içindi. Bizler için de uykusuz geçen birçok geceyi de bu listeye dahil edebiliriz. Bu sezon için ise son olarak maksimum 7 maç hakkımız kaldı. Bu heyecana ortak olmaya hazır mıyız? 
Geçen yıl 7.maçın son saniyelerine kadar devam eden mücadele ile birlikte uykusuz kaldığımıza hiç pişman olmadığımız bir final serisi yaşamıştık. Bu muazzam mücadeleyi gerçekleştiren ve NBA'in gerçek anlamda da şu anda çatısını temsil eden 2 takım olan Miami Heat ve San Antonio Spurs, muhteşem üçlüleri ile birlikte damağımızda kalan tadı yenilemeye ve belki de serinin daha çok beğenilen 2. filmini çekmeye geliyorlar. Bu geceden itibaren bize düşen de bu keyiften payımıza düşeni olabildiğince alabilmek olacak. Potansiyel büyük, yıldızlar büyük, mücadele de büyük olacaktır diye tahmin ediyoruz. NBA Finalleri 1.maçlarına özel hazırlanmış kısa videoyla ısınma hareketlerimize başlayalım o zaman.  



22 Mayıs 2014 Perşembe

Ekip Büyüyor!


Uzun yıllar süren bekleyişten sonra bizim gibi Avrupa basketbolu sevdalılarını bilgisayar oyunlarında sadece NBA takım ve kurallarına mahkum etmekten vazgeçmeyi akıl eden 2K Sports ve Euroleague yönetimi, ilk denemeye göre gayet başarılı sayılabilecek 2K14 - Euroleague entegrasyonunu daha geniş kitlelere ulaştırmak ve daha da geliştirmek için yeni adımlar atmaya devam ediyorlar. Bunun işareti olarak bu hafta içerisinde yayınlanan bildiri ile birlikte Euroleague yönetimi, 2K Sports ile yaptıkları birlikteliğin serinin 2015 versiyonu olan NBA 2K15 oyununda geçen yıla ek olarak 11 takımın daha geleceğini ve bu sayede 2013-2014 sezonunda Euroleague'de yer alan 24 takımın da bu oyunda yer alacağını duyurdu. Geçen yıl oyunda yer alan 14 Avrupa takımından Alba Berlin'in bu sezon Euroleague'de yer almadığını da hesaba katarsak toplam 25 Avrupa takımı ile oynama fırsatına erişeceğiz.
Bizleri mutlu eden bu haberin yanında geçen yılki oyunda bizleri pek memnun etmeyen bazı detayları da atlamamak gerekir. Öncelikle yıllardır oyundaki NBA takımları için de geçerli olan takım kadrolarının çok erken haliyle oyuna yansıması durumu sonucunda Efes'te Vujacic, Farmar veya Fenerbahçe'de Batiste, Sato gibi oyuncularla oynamak durumunda kalmıştık. Bu duruma yönelik olarak bildiride takım kadrolarının güncel hallerinin internette yayınlanan resmi güncellemeler ile yakalanabileceği bilgisi not olarak düşülmüş. Not düşülmeyen ancak merak ettiğimiz bir diğer konu ise oyunda bu takımları yine sadece friendly (ya da tek maç) ortamında mı kullanabileceğimiz sorusu. Çünkü insan bu kadar takımı bir arada görünce haliyle bir Euroleague sezonu ya da hiç olmadı bir playoff turnuvası düzenlemek istiyor. Umarız ki hem Euroleague hem de oyun firması yöneticileri bu meramımızı da dikkate almışlardır. Son olarak, fotoda da görüldüğü gibi bu yılki oyunun kapak oyuncusu olarak Kevin Durant oyun açılışında bizleri karşılayacak. Oyunda yer alması planlanan 25 Avrupa takımının listesi ise şöyle:
• Alba Berlin;
Anadolu Efes Istanbul;
• Brose Baskets Bamberg (new);
• Budivelnik Kiev (new);
• Crvena Zvezda Telekom Belgrade (new);
• CSKA Moscow;
• EA7 Emporio Armani Milan;
• FC Barcelona;
• FC Bayern Munich (new);
Fenerbahçe Ülker Istanbul;
Galatasaray Liv Hospital Istanbul (new);
• JSF Nanterre (new);
• Laboral Kutxa Vitoria;
• Lietuvos Rytas Vilnius (new);
• Lokomotiv Kuban Krasnodar (new);
• Maccabi Electra Tel Aviv;
• Montepaschi Siena;
• Olympiacos Piraeus;
• Panathinaikos Athens;
• Partizan NIS Belgrade (new);
• Real Madrid;
• Stelmet Zielona Góra (new);
• Strasbourg (new);
• Unicaja Málaga;
• Zalgiris Kaunas.


17 Nisan 2014 Perşembe

Euroleague'de Undersized Uzun Modası


Son yıllarda Euroleague'de patlayan undersized (pozisyonuna göre kısa boylu) oyuncu modası bu yazıyı kaleme almamızda etkili oldu. Bu furyanın en önemli örneklerden biri olan son iki yılın şampiyonu Olympiakos'un "uzunu" şu anda da CSKA forması giyen Kyle Hines. Hines şampiyon olan Olympiakos kadrolarının en önemli oyuncularındandı ve nitekim bu başarısının karşılığını yine Euroleague'in en önemli ekiplerinden CSKA ile anlaşmasıyla almış oldu. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise pivot olarak oynayan Hines'ın boyunun sadece 1.98 olması. Peki undersized uzun oyuncuların belki de şu an en başarılısı olarak gözüken Hines tek örnek mi? Tabii ki hayır. Panathinaikos'tan Stephane Lasme, Milano'dan Samardo Samuels ve Gani Lawal, Maccabi'den Shawn James ve Alex Tyus, Galatasaray'dan Pops Mensah-Bonsu, Kuban'dan Derrick Brown ve Richard Hendrix, Olympiakos'tan Cedric Simmons ve Bryant Dunston, Real Madrid'den Marcus Slaughter aklımıza bir çırpıda gelen boyları ortalama 2.05 olan ve uzun pozisyonunda oynayan isimler. Ancak hepsinin belki de ortak özellikleri atletik ve iyi sıçrayan oyuncular olmaları. Özellikle nitelikli uzun kalitesinin daima daha yüksek olduğu NBA arenasında 5 numara olarak kendilerine yer bulamayan, bunun yanında yeterli derecede şut yetenekleri olmadığı için 4 numara olarak da tercih edilmeyen bu oyuncuları her Euroleague haftasında ilk 10 pozisyonun içerisinde yapıtıkları alley-oop'larla veya sert bloklarla kısacası havalarda hoplayıp zıplarken rahatlıkla görebiliyoruz. Bu furyanın ön plana çıkması sadece birkaç yıl önceye dayansa da yaklaşık 10 yıldır Avrupa basketbolunu domine etmiş ve belki de bu akımın öncüsü olmuş isim olan Mike Batiste'i öncelikli olarak anmak gerekir.

Bu tip oyuncuların yeni dönemde daha çok tercih edilmelerinin sebebine bakacak olursak da özellikle takım savunmaları ve hızlı hücumun daha fazla ön plana çıkmaya başladığı Euroleague'de eski tip ağır ayaklı pivot tiplerinin kaybolmaya başlaması ve artık pek fazla saygıdeğer olmamaya başlamasını düşünebiliriz. Kimbilir belki de bu oyuncuların başarıları sırf fizikleri ve yıllardır beklediğimiz ancak ortaya çıkmak bilmeyen potansiyelleri için milyonlarca dolar paralar ödenen oyunculara ve onlara bu sabrı gösteren yöneticilere bir ders olur.

16 Nisan 2014 Çarşamba

Tarih Böyle Yazıldı...

13 Nisan 2014 Pazar günü birkaç gün öncesinden belli olduğu üzere sadece Türk Basketbol değil, Türkiye Spor tarihi açısından tarihi bir gün oldu. Asıl meselenin Avrupa'daki alanında 1. kupayı Türkiye'ye getirmek olduğu öne çıksa da, durumun Fenerbahçe tarafı ve camiası için tabi ki biraz hüzün boyutu bulunmakta. Öyle ki yaklaşık 10 yıl önce başlayan büyük yatırım neticesinde son 4 yılda Euroleague'de toplam 9 (sadece dokuz) maç kaybeden bir takımın bu yıllar içinde elinin boş kalması ve eski yıllardaki başarılardan sonra yine 10 yıl önce 2.lige düşen ezeli rakibin aynı dalda bu süre içinde 2 Avrupa kupası alıp getirmesi hem maddi hem manevi anlamda bir yıkım getirmiştir. Bunu bu alandaki en gerçekçi ve ilgili yorumların yapıldığı www.fenerbasket.com adresindeki forumlarda açılan konu başlıklarından da rahatlıkla görebilirsiniz.
Umarız ki iki taraf için de üzüntü ve sevinçler bu alanda yapılan yatırımların daha fazla artmasına sebep olur ve uzun yıllar daha (hatta diğer takımlarımızın da katılımıyla) bu alanda hem kulüp hem milli takım bazında en ön plandaki takımlar arasındaki yerimizi korumaya devam edebiliriz.
Galatasaray'a gelince, son birkaç yılda harcanan büyük paralar sonrası belki de en umutsuz görünen sezonda nispeten kısıtlı sayılabilecek bir kadroyla (WNBA çaylağı Kelsey Bone, Mersin'den gelen Zellous ve yedekleri olmayan Işıl, Lyttle, Alba) ülke tarihi için bir ilk'e imza atmaları tarihe geçmeleri için yetti de arttı bile. Onlar bu tarihi yazdılar, biz de hem maç özeti, hem Şebnem Kimyacıoğlu'nun gol etkisi yaratan üçlükleri hem de tarihi birkaç fotoğraf ile tarihe notumuzu düşelim.





13 Nisan 2014 Pazar

Tarih Var!


''Türk basketbolu için tarihi günlerden birini yaşıyoruz''. Söze klişe bir lafla başlamak istemezdik ama durum gerçekten de tam bu klişeye uygun.Türk basketbolunun iki önemli temsilcisi kadınlar Euroleague finalinde, Avrupa'nın en büyüğü olabilmek için karşı karşıya geliyor Rusya'da. Geçtiğimiz sezon Bayern Munich-Borussia Dortmund finalini izlerken, önceki yıllarda İngiliz takımlarının Şampiyonlar Ligi finallerinde karşılaşmalarını izlerken hep aklımızdan geçirmişizdir bir gün iki Türk takımının Avrupa'da final oynayıp oynamayacağını. Kadınlar basketbolda bugün oynanacak o final işte tam da bu düşündüğümüz final. Dilerseniz iki takımımız hakkında kısacık bir değerlendirmecik yapalım ve yaklaşık 1 saat sonra bu tarihi anların keyfini yapmaya başlayalım.

Galatasaray Odeabank: Finalin sürpriz takımında Ekaterinburg maçı sonrası moraller üst seviyede. Ekrem Memnun salı günkü maçın rövanşını almak için sahaya çıkacak kuşkusuz. Salı günkü mağlubiyet ekstra motivasyon nedeni Galatasaray Odeabank için. Mucizelerle dolu bir F8'i şampiyonlukla noktalamak isteyeceklerdir. Işıl-Alba-Zellous üçlüsü çok formdalar. Kritik anlarda sahne alıyorlar. Fakat gel gelelim alternatiflerinin olmayışı bu isimlerin maçın sonunda yorulmalarına yol açıyor. Galatasaray Odeabank'ın da en büyük handikapı işte bu noktada.
Fenerbahçe: Geçen yılın finalisti bu sezon ELW'de hiç yenilmedi. Şampiyonluğu en az sarı kırmızılılar kadar istiyorlar. Başkan Aziz Yıldırım ve yöneticilerin desteği tam. Galatasaray başkın Ünal Aysal'ın aksine Aziz Yıldırım her zaman önem gösterdiği takımı için yaklaşık 1 haftadır Rusya'da takımla beraber kah kahvaltı yapıyor, kah ise tribünde takımını destekliyor. Takım ve taraftar arasında yaratılan aile ortamı Fenerbahçe'de yıllardır gelen başarının anahtarı konumunda. Fenerbahçe'yi buraya kadar namağlup getiren en büyük etken geniş rotasyonu oldu. Bu sayede maç sonuna diri kalan takım, kırılma anlarında son sözü söyleyebildi. Fakat F8'deki performansının pek iç açıcı olmayışı Fenerbahçe'nin final maçı için en büyük soru işareti konumunda. Maçın kilit ismi ise iki takım arasındaki maçlarda son yıllarda sonuca en fazla etki eden oyuncu-ama oynayarak ama oynamayarak-Cappie Pondexter olarak görünüyor.Toparlayacak olursak derbiyi yarın bir de ELW finalinde izleyeceğiz. Mücadelenin son ana kadar süreceği ve hak edenin kazanacağı bir maç olmasını temenni ediyoruz. Kupa İstanbul'a geldi ama henüz Aslantepe'de mi alkışlanacak Papazın Çayırı'nda mı o belli değil. İşte o da bugün Rusya'da belli olacak. Saat 16.00'da ister FBTV ister GSTV'de ister de NTVSPOR ekranlarında bu tarihi anların keyfini çıkarın!

25 Mart 2014 Salı

Ah be Abiler!


Fazla söze gerek yok. Bu sezon Euroleague'de özellikle Fenerbahçe ve Efes maçlarını izleyen kişiler bir çok kez başlıktaki sözü hatta daha sert tabirler eşliğinde kullanmıştır. Basketbolun aslında güzelliği olarak kabul edebileceğimiz bu olayların tersini de çoğu kez yaşamışızdır. Örneğin Planinic'in geçen haftalarda attığı efsanevi son saniye üçlüğünü görünce Milano'lular kimbilir neler söylemişlerdir. Ancak geçen haftalarda Efes - Barcelona maçının sonunda yaşanan olay biraz da şansın ötesinde başka şeylere giriyor tabi ki...Keza aynı durumda bir örnek de 3 yıl önce deplasmanda kaybedilen Real Madrid maçı olabilir. İşte burada insan haklı olarak kendini bazen tutamıyor. O an İsmail Şenol veya İbrahim Kutluay'ın yerinde olmak kim ister ki? Gelin hepimizin dışarıdan İsmail Şenol'un, İbo'nun ve Melih Gümüşbıçak'ın ise içinden neler geçirdiğini ve bize nasıl bu durumu yansıttıklarını tekrar hatırlayalım.




20 Şubat 2014 Perşembe

Böylesi Yakışırdı!

                

Kulüp tarihi açısından çok farklı geçen son 2 sezondan sonra (4 Kupa, Euroleague maçları vs.) bu sezon adeta yeniden kurulan bir takımla ve koçla yola çıkan Beşiktaş, yeni ismiyle birlikte tekrar eski günlerine döndü ve Beko Basketbol Ligi için "Başaltı" olarak tabir edeceğimiz seviyeye ve Avrupa'da Eurocup maçlarına kaldığı yerden devam etmeye başladı. Bu durumun ortaya çıkmasında bir çok sebep söylenebilir; ancak bu sezon hem Avrupa'da hem de ligde birbirinden çok farklı ve aslında eğlenceli bir çok Beşiktaş maçı seyrettik. Gerek kurulan kadrodaki oyuncular, gerek koç Ahmet Kandemir'in sahaya yansıtmak istediği oyun anlayışı olarak bu durum da pek şaşırtıcı sayılmaz zaten. Takımda yaptığı şut seçimleriyle yürekleri hop ettiren ancak dün akşam olduğu gibi 3 hücumda tamamen el üstü 3 üçlük arka arkaya atabilen Lofton gibi bir skorer olması buna en iyi örnek olabilir.

Bu sezon ligde mağlubiyet sayısı galibiyet sayısından daha fazla olan Beşiktaş İntegral Forex, ligde süpriz sayılabilecek şekilde Galatasaray Medical Park'ı evinde yendi, Fenerbahçe Ülker'e ise başabaş geçen maçlar kaybetti. Avrupa'da ise durum daha parlak ve oynadıkları maçlar ve sonuçları da takımın karakterini yansıtır sekilde geçti. İlk turda içeride Spartak St.Petersburg'a kaybedilen maç 'eyvah' dedirtirken ardından gelen seri galibiyetler liderliği getirdi. 2. Turdaki grup hayli zorluydu ancak ilk maçta alınan deplasmandaki Rytas galibiyeti yine bol skorun, yüksek yüzdelerin, savunma zaaflarının, yakalanılan ve yenilen sayı serilerinin yaşandığı bir maç sonrasında geldi. Yapılan 3'te 3 ile grup liderliği göz kırparken üst üste alınan 2 mağlubiyet işleri yine son maça bıraktı. Ki son maç ta bu zamana kadar gerçekleşen akıştan farklı olmayacaktı...

Başlangıçta Beşiktaş'ın öne fırladığı mücadelede 2.çeyrekte Zaragoza üstünlüğü ele aldı, çalınan toplar ve Iverson'un içerideki etkili oyunuyla 3.çeyrek sonunda yine dengeyi sağlamıştık. Son periyotun ortasında 14'te 3 olan üçlük yüzdemizi gördüğümde "Beşiktaş bu üçlük yüzdesiyle bu maçı kazanamaz." demiştim. Nitekim karşı taraftan Sanikidze'nin basketlerine karşılık önce Ruzic tepeden üçlüğü yolladı, ardından maçta pek olmayan Lofton topu 3 kere üstüste getirdi, kaldırdı ve attı. Bu basketlerle karakterini de tekrardan bulan takım tam maçı kazanacak derken yenen basketle beraberlik geldi. Son 7 saniye için top bizdeydi, ve yine takım kendine yakışanı yaptı, eli adeta yanan Lofton'a koşulsuz topu vererek... Lofton da saygıda kusur etmedi ve yine bu kez biraz daha içeriden kaldırdı ve attı. Top tam içeri girmemekte ısrar ediyordu ki; Zaragoza'dan Joseph Jones'un gönlü razı gelmedi ve topu 0.2 saniye kala içeri tipleyiverdi. Böylesi bir mücadeleye de böylesi bir final yakışırdı açıkçası. Basketbol maçlarında çok sık denk gelmeyen bu olayın videosunu aşağıda izleyebilirsiniz. Temennimiz tabi ki son 16'da ve sonrasında hem Beşiktaş hem de grubunu lider bitiren Aykon TED Ankara Kolejliler'in başarılı sonuçlar alması. Ancak bu gerçekleşmese bile en azından sezon sonu gelip kadro yapısı değişene kadar Beşiktaş İntegral Forex'in bize daha çok keyifli ve eğlenceli maçlar izletmesi yüksek ihtimalli gözüküyor.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...