24 Temmuz 2013 Çarşamba

"Kara Gün Dostu" Edirne'ye gidiyor


Ülkemizdeki basketbol camiasının futbola göre çok daha dar kapasiteli ve samimi olduğuna itirazı olan pek yoktur. İşte çoğu zaman bu durum ülkemizdeki basketbolun hemen her yaş grubu ve branşında futbol ve diğer birçok spor dalından daha başarılı ve kirlenmeden kalmasına yardım ediyor. Tabi mutlak bir temizlik ve samimiyeti yakalamak zor ama en azından bu döneme kadar basketbolumuzun "futbollaşması"nı engelleyen önemli durumlardan birisidir diyebiliriz. 

İşte bu iyiniyeti ve doğruluğu yansıtan diğer önemli figürler de bu özellikleri kişiliklerinde taşıyarak değerlerini ülke basketboluna aktaran güzel insanlar. Özellikle Galatasaray camiasındaki (şer odakları dışındakiler) bir çok insanın ve haliyle taraftarların "Kara Gün Dostu" olarak nitelendirdiği Cem Akdağ ülkemizde hem erkek hem kadın basketboluna çok önemli katkılar vermiş, emeğinin karşılığında çok haksızlıklara uğramasına rağmen görev vakti geldiğinde elini taşın altına koymuş ve iyiniyetini ve içindeki sevdasını hiç yitirmemiş bir basketbol "adam"ı. Yakın tarihimize baktığımızda "Potanın Perileri" markasının altındaki imzaların belki de en büyüğü ona ait olmakla beraber Galatasaray camiasında hem erkek hem kadın takımına verdikleri ile bu sıfatları ve kendisine verilen ismi sonuna dek hakediyor.

Son olarak geçen sezon başlangıcında yine adı Galatasaray kadın basketbol takımı ile anılmış ancak kendisine yapılan bir son dakika haksızlığı ile bu birliktelik gerçekleşmemişti. Kendisi de geçen sezon Beko Basketbol Ligi'ne yükselen Royal Halı Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'ni ligde düşmek bir yana play-off kovalayan keyifli bir takım haline getirmişti. Şimdi ise öyle görünüyor ki sıra yine lakabına yakışır bir şekilde "Zor Günler" geçiren Edirne'de. 

Sezon sonunda ligde kalmayı garantiledikten sonra sponsor ve satılma krizlerine giren, ardından bu sezon devam etme kararı alınan ancak transfer konusunda bir hayli geç kalan Olin Edirne yönetimi, bu sezonun yapılanmasında öncelikli hamleyi koç transferine verdi ve takımı lige çıkartan usta coach Gökhan Taştimur ile yollarını ayırdı. Her ne kadar biraz geç kalınmış olsa da transferleri belirleyip yeni gelen coach'a takımı emanet etmektense daha öncesinde coach konusunu halledip takımı ona emanet etmek daha mantıklı bir hamle oldu. Hele takımı bu şekilde emanet edeceğiniz coach Cem Akdağ ise, bizi bu sene geçen yılların aksine bol hücum tempolu ve keyifli basketbol günleri Edirne merkezinden bolca çağıracak gibi gözüküyor. İki taraf için de hayırlı olsun.

15 Temmuz 2013 Pazartesi

Eurobasket 2013 A Milli Takım Kadro Değerlendirmesi (Kimler Olacak, Neden?)


Çok fazla söz söylendi, çok fazla yazıldı çizildi ama kadro analizi pek fazla yapılmadı. Eurobasket 2013'e kısa bir zaman kala açıklanan A Milli Basketbol Takımımız Başantrenörü bu şampiyona için bir kadro belirledi. Cenk Akyol'un seçilmeyişi tartışmasında geçen A Milli Takım aday kadrosuna bir basketbol yorumu getirelim istedik ve pozisyon pozisyon kadroyu yorumlayalım dedik. Lafı çok uzatmadan pozisyon ekseninde başlayalım:
Pek fazla opsiyonumuzun olmadığı oyun kurucu mevkiinde tercihin yine Barış - Ender ikilisinden yana olacağını düşünüyoruz. Zira yıllardır A Milli Takımımız'ın formasını terleten Ender Arslan bu yıl da TBL şampiyonunun oyun kurucusu apoletiyle geliyor milli takıma. Barış ise vasat bir sezon geçiren Fenerbahçe Ülker'in en iyilerindendi desek herhalde yanlış demiş olmayız.(Keşke Akdeniz Oyunları kadrosunda olacağına biraz daha fazla tatil yapsaydı da kendisinden Slovenya'daki turnuvada daha iyi verim alabilseydik) Bu ikilinin point guard için şampiyonada yer alacağını tahmin ediyoruz.
Serhat Çetin-Ömer Onan-Sinan Güler üçlüsünün shooting guard diye tabir edilen '2 numara' mevkiinde kadroya seçileceğini tahmin ediyoruz. Serhat bu yıl çok formda bir sezon geçirdi Beşiktaş'ta. Euroleague'de de tecrübesini iyice arttırdığı kanaatindeyiz ve formayı bu yıl sonuna kadar hakedenlerden. Ömer Onan için ise yılların tecrübesi diyoruz. Her ne kadar Fenerbahçe Ülker'de pek parlak bir sezon geçiremese de kanaatimiz Slovenya'daki şampiyonada yer alacağı yönünde. Sinan Güler için ise 1-2 pozisyonunda oynayabildiğinden ve basketbolun 'nöbetçi' oyuncusu gibi durmasından dolayı A Milli Takım'ın bu seneki kadrosu için kesinlikle düşünülmesi gerektiği kanaatindeyiz. Pek fazla oynamadığı sezonlarda bile kendisine görev verildiğinde elinden geldiğinin en iyisini yapan bir isim. Zira Anadolu Efes'in Olympiakos ile oynadığı çeyrek final serisinde bunu gördük.
En tartışılan mevkiiye, forvet mevkine geldik. Bu mevkii Emir Preldzic'in A Milli takıma katılmasıyla biraz güçlü kolumuz oldu, her ne kadar önceki senelerde sıkıntısını çektiğimiz bir mevkii olsa da. Takımın kaptanı konumunda olan ve artık gerçekten de milli takım kariyerinin sonuna geldiği düşünülen Hidayet Türkoğlu bu mevkinin sahibi ve özellikle bu sezonun ikinci yarısında yaşanan doping olayı nedeniyle Avrupa ve Dünya basketbol kamuoyuna söyleyecek son bir sözü olması gerekir. Oynadığı takımlarda pek fazla süre alamamasına rağmen yine de kadroda görmeye alıştığımız,hatta çoğu zaman eleştirdiğimiz Cenk Akyol ise bu sene formda olduğu bir zamanda kadroya alınmadı. Bizce bu mevkiinin turnuvada yer alması gereken ismi Emir Preldzic ve Cenk Akyol olsa da Baş Antrenör Bogdan Tanjevic tercihini Cenk Akyol'dan yana kullanmadı. Çok tartışılan bu karar inşallah Avrupa Şampiyonası'nda alınacak bir madalyayla unutulur diyoruz...
Son yıllarda bir şişkinliğin yaşandığı pota altı mevkiinde ise seçeneğimiz çok. Burada en büyük şanssızlığımız Furkan Aldemir'in olmayışı. Onun da sebebini gayet üst düzey performans gösterdiği bu sezonda milli takımdaki mevkiidaşlarının da mükemmel sezonlar geçirmeleri ve özellikle hücum anlamında daha çok ve çeşitli silahlara sahip olmaları olarak açıklayabiliriz. Burada da Ersan İlyassova-Kerem Gönlüm ikilisine 4-5 oynayabilen İlkan Karaman veya İzzet Türkyılmaz ikilisinden biri eklenecek. Atletik meziyetleri de bulunan Fenerbahçe Ülker'in genç oyuncusu İlkan Karaman dış şutlarda da etkili olabiliyor. TBL finalisti Banvit'in uzunu İzzet Türkyılmaz ise çok formda bir sezon geçirdi. 2011'deki şampiyonada Orhun Ene'nin İzzet seçimi kendisinin epey eleştirilmesine neden olmuştu. Genç oyuncunun Eurobasket 2013'e seçilmesi iki sene önceki eleştirilere cevap vermek için bir fırsat olabilir kendisi açısından.
Pivot mevkii için ise herhalde hiç düşünmeden Houston'da mükemmel bir sezon geçiren Ömer Aşık ve Semih Erden'i kadroya yazar basketbolu takip eden hemen hemen herkes. İki oyuncu da kariyerlerinin zirvesinde. Özellikle Ömer Aşık NBA'de bu sezon inanılmaz bir performans sergiledi. Bu şampiyona kendisi için takıma yeni katılan Dwight Howard'a bir mesaj vermek açısından da önemli. Semih ise Oktay Mahmuti'nin elinde saha içindeki olgunluğunu biraz daha geliştirme fırsatı buldu. Tek handikapı erken yorulması. Sözün özü bu iki ismin seçilmesi durumunda pek fazla tartışma olacak gibi durmuyor. Akdeniz Oyunları kadrosunda yer alan ve takımın liderlerinden olan Oğuz Savaş ise mevcut 4 ve 5 numaraların formda olması sebebiyle bu yıl nihai kadroda olmayacak gibi geliyor.
Genel çerçevede değerlendirmeye çalıştığımız bu oyuncuların dışında kadroda olmayan ya da olması gereken oyuncu var mı diye bakarsak; NBA'deki temsilcilerimizden Enes Kanter'in bu saatten sonra pek de milli takım kadrolarında adı geçmeyecek gibi gözüküyor. Zaten 2011 yılında kampa katılmasının da ana sebebi olarak o dönem NBA'de yaşanan Lokavt olayını söylemek yanlış olmayacaktır. PG mevkiinde bu yıl bir üçüncü ismin olması (ki bu isim de olursa Doğuş olacaktır.) sürpriz olur çünkü 2 numarada Sinan'ın varlığı bu iki pozisyonda da gereken desteği sağlayacaktır. Ömer Onan'ın da bu yıl belki de son milli turnuvası olacağını düşünürsek Serkan Erdoğan'dan bu yana milli takımda yaşanan skorer 2 numara sıkıntısı ilerleyen yıllarda Melih Mahmutoğlu ve Maxim Can Mutaf gibi genç oyuncular ile giderilecek gibi gözüküyor. 
Koçun geç belirlenmesi ve Cenk Akyol polemiği altında kampa başladı milli takım. Akdeniz oyunlarında oynamaları nedeniyle bazı oyuncularımızın yorgunluğu da söz konusu. Avrupa Şampiyonası'nda zor bir grupta yer alıyoruz ve işimiz hiç kolay değil. Kağıt üzerinde çok kaliteli isimlere sahip bir takımız fakat yıllardır kaliteli rotasyonla Şampiyonalarda yer almamıza rağmen evimizdekiler haricinde madalya kazanamadık. Aslına bakılırsa bu durumda Akdeniz Oyunları'nda altın madalya kazandıktan sonra bu denli sevinilmesi de maalesef normal gibi görünüyor. Her ne kadar Sırbistan kaçıncı takımıyla geldi denilse de biz de her şampiyonada final gören bir takım değiliz maalesef...
Yukarıda, kampa çağrılan aday kadroda bulunan isimler üzerinden bir ideal kadro kurmaya çalıştık.Tabi sürprizlere açık olduğunu da unutmamak lazım. Sonuçta kadroyu seçecek Bogdan Tanjevic veya öyle görünüyor...Tüm olumsuzluklara ve konsantrasyondan uzak gibi durduğumuz portresine rağmen dileriz geçen yılların aksine bu kez beklentiyle gidilmemesine rağmen madalya olmasa bile 2014 Dünya Şampiyonası'na gitmeye hak kazanarak döneriz Slovenya'dan. 

6 Temmuz 2013 Cumartesi

Sonunda Gerçek Oluyor!


Bilgisayar oyunları ile biraz alakalı ve basketbol konusunda ilgili genç insanların (özellikle 80-95 yılları arası doğumlular) çocukluk ve gençlik yıllarında başköşede olan oyunlardan biriydi NBA LIVE serileri. 90'ların sonundan 2000'lerin sonuna kadar EA Sports'un tamamen elinde bulundurduğu dijital basketbol oyunu pazarında son 5 yılda üstünlüğü kesin olarak ESPN 2K Sports'un aldığını söyleyebiliriz. EA Sports ise 2008'e kadar önde götürdüğü bu yarışı 2010'a kadar sürdürdü ancak 2011 yılında çıkarmaya çalıştığı ama beceremediği NBA Elite 11 oyunundaki hüsran ile birlikte piyasayı tamamen 2K egemenliğine bıraktı.

Tüm Dünya'da olduğu gibi Türkiye'de ve Avrupa'nın diğer ülkelerinde de basketbol ve video oyunu denince hep aklımıza NBA geldi. NBA LIVE 2005'te Miami formalı Shaq'ı, 2007'de ise Nowitzki'nin üst üste kaç adet orta mesafe şutu sokabileceğini merak ettik. Avrupa ile NBA basketbolu arasındaki makasın da çok fazla olduğu bu dönemlerde Avrupa takımları veya ligleri için bir oyun çıkartılması mantıklı gelmedi. Ama özellikle organize edilen NBA Europe Live maçları ve Avrupa-NBA arası oyuncu transferlerinin sıklaşması ile birlikte makas ve mesafeler de azaldı. NBA LIVE 2008'de FIBA geneline hitap eden şekilde bazı milli takımlar oyuna eklendi ama hem oyuncu bilgiler hem de güçleri o kadar dengesiz ve dalga geçer gibiydi ki bu olayın devamı dahi gelmedi. 

Avrupa basketboluna gönül veren kişiler olarak yıllar yılı yama oyunlar şeklinde hasretini giderebildiğimiz 'Avrupa takımları ile PC oyunu oynama' hevesimiz bu yıl 2K Sports ile Euroleague yönetimi arasındaki anlaşma ile gerçekleşecek gibi. İçlerinde Anadolu Efes ve Fenerbahçe Ülker'in de bulunduğu 14 Euroleague takımı da NBA 2K14 oyununda bulunabilecek. Umarız ki oyun yöneticileri bu pazarın farkına varır ve önceki denemeler gibi gerçek dışı betimlemeler ve bilgilendirmeler ile şimdiden heyecanlanmaya başlayan bizleri üzmezler ve yeni sezon için yeni yamalar aramak zorunda kalmayız. 

Not: Mevcut NBA LIVE ve NBA 2K Serileri için Avrupa kadroları ve daha birçok yama için en detaylı sitelerden ikisi:





5 Temmuz 2013 Cuma

2013 Nba Draft'ı İncelemeleri Serisi -2- : Victor Oladipo


2013 NBA Draft'ındaki oyuncuları incelemeye 2'nci sırada Orlando Magic tarafından seçilen Indiana Üniversitesi shooting-guardı Victor Oladipo ile devam ediyoruz. Kendisini 3 kelimede özetleyecek olursak enerji, savunma ve atletizm diyebiliriz. Oladipo'nun pozisyonu için boyu(1.93) soru işareti olsa da korkunç bir atletizmi olduğu bir gerçek. Özellikle transition hücumu ve fast-break oyunlarında inanılmaz bir bitirici. Ayrıca çok aktif elleri olması ve savunmayı gerçekten zevk alarak yapması sezon boyunca karşı takımın en skorer kısa oyuncusunu tutma görevini üstlenmesine yol açtı. Zaten Big Ten konferansında yılın savunmacısı seçilmiş bir oyuncudan bahsediyoruz. Ayrıca NBA seviyesinde bile her iki guard pozisyonunu da savunabilecek kapasitede olduğunu belirtmekte fayda var. Oladipo'nun kendi kendini motive edebilen bir yapıda olması ve çalışma etiğinin yüksek olması sayesinde koçların sevdiği tarzda bir oyuncu olduğunu söylemek mümkün.
Cody Zeller'la birlikte Indiana Hoosiers'ın dinamik ikilisini oluşturan Oladipo junior sezonu boyunca ortalama 28.4 dakikada 13.6 sayı 6.3 ribaund ve 2.2 top çalma ile oynadı. Bunun yanında Oladipo'nun en önemli artılarından biri kendi sınırlarını iyi bilmesi ve şut seçimi konusunda oldukça verimli oynaması denilebilir. Zaten bu sayede sezonu %59 şut isabeti gibi olağanüstü bir seviyede bitirdi. Ek olarak, pozisyonu için oldukça iyi bir ribauntçu olduğunu söylemek mümkün. Ancak 2 numaradan seçilen bir oyuncu içim hücumunun oldukça kısıtlı olduğunu söylersek yanılmış olmayız. Savunma kimliğiyle ön planda olan bir oyuncu ancak yıldız seviyesine yükselmek istiyorsa istikrarlı bir hücum oyunu geliştirmesinde fayda var. Yine bir guard için saha görüşünün dar olması ve asist-top kaybı oranının eksilerde seyretmesi olumsuz özellikler. Ayrıca, savunmada bazen fazla agresif davranması faul problemine girmesine yol açıyor. Çalışma etiğinin yüksek olmasıyla tanınan Oladipo'nun şutunu geliştirmesi durumunda All-Star seviyesine çıkabileceğini düşünüyorum. Sonuç olarak geçtiğimiz sezon Nikola Vucevic dışında hiçbir ışıltı göstermeyen Magic'e kısa vadede enerji ve patlayıcılık getirmesi bakımından faydalı bir seçim olabilir Oladipo.


4 Temmuz 2013 Perşembe

2013 Nba Draft'ı İncelemeleri Serisi -1- : Anthony Bennett


Geçtiğimiz hafta Nets'in ev sahibi olduğu Barclays Center'da gerçekleşen 2013 Nba draftında sürpriz denilebilecek bir tercihle UNLV forveti Anthony Bennett(2.03-109 kg) Cleveland Cavaliers tarafından ilk sırada seçilmiş oldu. Tarihte birinci sıradan seçilen ilk Kanada'lı(son Kanada'lı olacağa da benzemiyor bkz:Andre Wiggins) olan Bennett güçlü fiziği ve skorer kimliğiyle ön plana çıkıyor. Henüz 20 yaşında olan oyuncu UNLV ile geçirdiği tek sezonda 35 maçta ortalama 27 dakikada 16.1 sayı 8.1 ribaund ve 1.2 blok'la oynadı. Aslında Cavaliers Kanada'lı oyunculara yabancı değil çünkü daha 2 yıl önce bir başka Kanada'lı PF Tristan Thompson'ı 4.sırada seçmişlerdi ve bana göre Thompson geçtiğimiz sene hiç fena bir performans(31.3 dk'da 11.7 sayı ve 9.4 rib.) sergilememişti.

Bennett'in en kuvvetli yönlerinden biri özellikle pozisyonuna göre oldukça atletik ve hızlı bir oyuncu olması diyebiliriz. Zaten sezon boyunca vurduğu 43 smaçla da bu konuda ülkenin en üst sıralarında bulunmakta. Yine hızlı ayakları ve yumuşak elleri sayesinde skor potansiyelini bir üst seviyeye taşıyor. Ayrıca sezon boyunca kendi pozisyonu için fena olmayan bir 3 sayı yüzdesiyle(%37.5) de oynadığını söylemek mümkün. Ayak çabukluğu ve hassas elleri olduğundan bahsetmişken top hakimiyetinin üst seviyede olduğunu belirtmekte fayda var. Zaten sezon boyunca tam 4 kere coast to coast dediğimiz topu kendi pota altından alıp rakip potada pozisyon bitirme hareketini gerçekleştirmiş bir oyuncu Bennett. Zihinsel olarak ta oyunda her daim konsantre bir şekilde bulunması ve mücadeleci bir karaktere sahip olması avantajlı özellikler. Bennett'in hiç mi olumsuz yönü yok diye sorarsanız ben de tabii ki var derim. Yazının başında belirttiğimiz "biraz sürpriz bir seçim oldu" derken kafadaki soru işaretlerden en önemlisi Bennett'in pozisyon olarak arada kalmış bir oyuncu olması. PF pozisyonu için boyunun nispeten kısa oluşu(2.03) ve SF için de savunmada yavaş olması ve genel anlamda da savunmayı pek sevmemesi negatif bir algı yaratıyor. Yine her ne kadar çok kuvvetli bir üst vücuda ve atletik bir yapıya sahip olmasına karşın rakibiyle kontaktan bazen kaçınması soru işaretleri yaratıyor. Ancak ben kişisel olarak Bennett'in gelecekte maksimum kontrat alabilecek bir yıldız olmasa da All-Star'lık seviyesine yükselebileceğini düşünenlerdenim.


1 Temmuz 2013 Pazartesi

''Bu Sene Oldu Oldu, Olmadı...'' Pozu


İlk 5'inde 4-5 All-Star oyuncuyu bulundurmak bir takım için kulağa hoş gelen bir şey gibi gelse de o takım yeni yapılanan bir takım ise, yani o yıldızlar bu takımın gelişim sürecinde bir katkı vermemiş ve tabir yerindeyse 'toplama takım' şeklinde bir araya geldiler ise pek de olumlu bir sonuç vermeme olasılığı da yüksek hale gelir. Sözü geçen takım da son haftaya damgasını vuran takas hamlesi ile geleceğini ipotek altına alarak (2014, 16, 18 1.Tur Draftları) kadrosuna Paul Pierce, Kevin Garnett ve Jason Terry gibi Veteran Superstar'ları katan Brooklyn Nets olunca iş gayet ilginç bir hal almaya yetti. 

Önümüzde 2008 Boston gibi olumlu, 2004 ve 2011 Lakers'ı gibi olumsuz örnekler yakın tarihte gözümüze çarpıyor ama Garnett'in 37, Pierce ve JET'in 36 yaşında olduğunu düşünürsek Prokhorov tıpkı bir zamanlar Laik ülkemizin bir alkol firmasının çıkardığı 'O Sene Bu Sene' sloganına kendini kaptırmış gibi gözüküyor. Oligark'ın bu tarz bir atılımı bizi şaşırtmasa da Garnett veya JET değil ama Pierce'ın kariyerini tek bir takımın efsanesi olarak bitirme şerefini neden bir kenara bıraktığını da sorgulamamak elde değil. Neyse ki bu 3 oyuncu bu sene hiç bir şey yapmasalar ve bu gerilim dolu fotoğraftan ibaret kalsalar bile muhteşem kariyerlerine pek de bir eksi değer almayacaklar. Peki ya Nets?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...