30 Ocak 2012 Pazartesi

Salon Atmosferinden Nem Kapmak..

Herşey Galatasaray Medical Park'ın Olympiacos'u inanılmaz ve tarihe geçecek bir maç sonunda mağlup etmesi ile başladı. Maçın detaylarına pek girmeyeceğim ama Galatasaray tarihinin kendi evinde oynadığı ilk Euroleague Top 16 maçına yakışan bir mücadele olduğunu söylememiz gerekir. Sloukas, uzatma, Gordon derken resmen 2 saati geçen bir basketbol şölenine tanık olduk hepimiz. Ancak bahsedeceğim olayın başlangıcı maçın sonrasında başlıyor. Olayın başrolündeki oyuncu ise muhtemelen bu olaylardan haberi bile olmayan Olympiacos'un ve Avrupa basketbolunun büyük skorer yıldızlarından Vassilis Spanoulis.

Uzatmayayım, Galatasaray taraftarlarının Abdi İpekçi'yi tamamen doldurması ve takımla bütünleşerek son dönemin hedef sloganı olan 'Son topa kadar' cümlesinin altını da tamamen doldurması sonucu salon atmosferi ve taraftar desteği açısından Euroleague yönetiminin dikkatini giderek çekmeye başlayan bu takım ve taraftarı gelecek sezon alınacak bir katılım lisansı için de son derece sağlam bir referans kazanmış oldu. Bunu kimsenin yanlışlayacağını düşünmüyorum. Ancak maç sonrası herhangi bir Olympiacos'lu oyuncunun tv, gazete veya sosyal medya aracılığıyla röportaj vermemesine rağmen bir anda ortaya bu oyuncular üzerinden Gs taraftarını öven açıklamalar yayılmaya başladı. Önce Antic'in ve Printezis'in de söylediği sözler olarak ortaya çıkan : 'Galatasaray taraftarı çıldırmış olmalı, ölmeden cehennemi yaşadık' gibi cümlelerin en çok etki yaratacağı kişi olan Spanoulis'in ağzından çıktığının da söylenmesinin ardından özellikle sosyal medyada yine manasız bir 'taraftar' karmaşası başladı. Buna göre Facebook, Twitter, ekşisözlük ve çeşitli bloglarda gördüğüm yazılarda Spanoulis'in Galatasaray taraftarı için ölmeye hazır olduğunu, buna karşılık Galatasaray taraftarının iyi olduğunu ancak Fenerbahçe taraftarı önünde oynamasının da bir başka olduğunu duymaya başladık. 

Ben en son mizahi olarak Efes taraftarları ile ilgili bazı övgülerini duyduktan sonra bu konuya bir yazı yazılır diye düşündüm ama yine de garanti olsun diye bir araştırma yaptıktan sonra bu yazılardan herhangi birinin gerçekliği ile ilgli hiçbirşey bulamadım. Eğer yakından duyan birisi varsa söyleyebilir. Buradan 2 hafta sonra Efes maçı için geldiklerinde fırsatını bulabilirsem bu konuyu kendisine soracağımı da belirteyim. Ancak burada dikkat çekilmesi gereken konu sözlerin gerçekliği değil, böylesine basit bir maç sonu sözü olsa dahi bunun üzerinden binlerce kişinin taraftarlık adına kendi takımına pay çıkartmaya çalışması, rakibinin başarısını kötülemesi hatta Avrupa arenasında başarısız olmasını beklemesidir. Halihazırda böylesine mükemmel bir zafer sadece Galatasaray için değil Türk basketbolunun gelişimi açısından çok büyük önem taşırken böylesine gereksiz tartışmalarla bu başarının önüne geçerek değerini azaltmak hiçbir tarafın yapması gereken ve yakışan bir şey değil diye düşünüyorum. Son olarak hayali olmakla beraber bu oyuncular üzerinden söylenen cümleleri yazayım ve Spanoulis'in taraftar konusunda ne çeşit tecrübelere sahip olduğunu bir video ile örnekleyeyim. 

-Pero Antic : Taraftarlar çıldırmış olmalı..Hayatımda böyle bir şey görmedim.
-Georgios Printezis : Ölmeden cehennemi yaşadık.
-Vassilis Spanoulis : Böyle bir taraftar için ölmeyi bile göze alabilirim.
-Vassilis Spanoulis : Galatasaray taraftarı iyi ama, Fenerbahçe taraftarı önünde oynamak bir başka.
-Vassilis Spanoulis : Efes taraftarları sayıları az olmasına rağmen daha nitelikliler.


26 Ocak 2012 Perşembe

Keyifli Bir Akşam..

Eğer akşam önceden verdiğiniz bir söz yoksa ve yapma zorunluluğunuz gereken bir işiniz yoksa akşamı en keyifli şekilde geçirebilmenizin yolu 19.30'dan itibaren Ntvspor ekranının başına geçerek yaklaşık 00.00'a kadar başka bir kanala geçmemenizden geçiyor olabilir. Çünkü bu akşam TA Euroleague Top 16 2.hafta maçlarının son ikisi olan Galatasaray Medical Park - Olympiacos ve Maccabi Electra - Barcelona Regal maçları arka arkaya Ntvspor'dan canlı yayınlanacak. Öncelikle ülkemiz için önemli olan maça bakacak olursak Galatasaray için belki de bu sezon birden fazla kez söylenen 'Tarihinin en önemli maçı' klişesini bir kez daha söylemek yanlış olmaz. İlk defa kendi seyircisi önünde bir Euroleague Top 16 maçı oynayacak olan Sarı-Kırmızılı ekibin karşısında da yenebilme ihtimali olan bir rakip olması da maçın keyiflenme ihtimalini artırıyor. Her ne kadar geçen hafta CSKA karşısında çok sağlam bir oyun oynayarak erken pes etmeyen Olympiacos için de grubun en önemli maçlarından biri olması özelliğini de ekleyelim. Biletlerin günler öncesinden tükendiği maçta Galatasaray adına Tutku Açık hastalığı sebebiyle oynayamayacak, Songalia'nın da kulüpten ayrılması gündemde olduğu için bugün oynaması beklenmiyor. Olympiacos ise tam kadro olarak sahaya çıkacak. Bu keyifli karşılaşmaya Euroleague.net de tarafsız kalamamış ve hem maçı 'Haftanın maçı' olarak belirlemiş ve Abdi İpekçi'de muhteşem bir atmosfer olacağından bahsetmiş. Saat 20.00'da başlayacak karşılaşma için salonda olmayanlar olarak Tv başında keyif yapmak düşüyor bizlere de.

Bu maç bittikten sonra veya bitmesine yakın olacak şekilde (Uzatma ihtimali) saat 21.45'te ise diğer grupta bir diğer dev mücadele olarak Maccabi Electra - Barcelona Regal mücadelesini yine Ntvspor'dan izleyeceğiz. Belki Navarro'yu tam sağlıklı olarak izleyemeyeceğiz ama başka önemli bir eksik oyuncu olmaması ve Barcelona'nın takım olarak daha ağır basmasına karşı Nokia Arena'nın muhteşem atmosferi ile nefis bir maç olacağı buradan hissedilebiliyor. Hatırlamayanlar için geçen sezon aynı salondaki muhteşem Top 16 mücadelesinin bir uzun bir de kısa özetini izleyebilirsiniz. Umarız ki Ntv grubu bir anda yayını kesip 'La Liga' özetleri vermeye başlayarak akşamın keyfini kaçırmazlar.



25 Ocak 2012 Çarşamba

Sinanüstü !


Beko All-Star gününün eğlenceli geçen her bölümünden biri olan smaç yarışmasında belki de akıllarda kalan en önemli smaç olan Doğuş Balbay'ın Sinan Güler üzerinden bastığı smacın 'en yakından' çekilmiş videosu...şaşırmayın 2.saniye civarı yukarıdan birisi geçecek.

16 Ocak 2012 Pazartesi

2012 Final Four İstanbul Logosu


Biraz geç olmakla beraber halen izlemeyen var ise bu kısa ama bizim için önemli videoyu paylaşmak gerekli diye düşündüm. İşte 2012 Turkish Airlines Euroleague Final Four İstanbul logosunun tanıtım videosu...Bu onuru ülkemize getirmek için çaba gösteren herkese tekrar teşekkürler.

12 Ocak 2012 Perşembe

Herşeye Rağmen..

NBA tarihinin belki de en "talihsiz" takımlarından biri olan Portland Trail Blazers'in talihsiz olaylar bu sezon başı da yine yakasını bırakmadı. Efsane 1984 Draftında MJ, Stockton, Barkley gibi efsanelerin önünde 2. sıradan seçtikleri uzun Sam Bowie'nin uğraştığı sakatlıklar ve orta karar bir oyuncu olarak altından seçilen isimlere imrenerek baktırtmasını da bu olaylar zincirinin baş halkalarından biri olarak gösterebiliriz.Bill Walton döneminde gelen bir şampiyonluğa sahip takının kaydadeğer son başarısı 1992 NBA finali oynamasından ibarettir. Neyse lafı uzatmadan 2007 draftında 1 numara olarak seçtikleri Greg Oden'in o sezon sahaya çıkamadan "seneye devretmesi" ile bitmek bilmeyen Oden olaylarına geçelim. Kendisi bir sezon sonra yaklaşık 60 maç oynadığı sezonu 9 sayı 7 rebound ortalamayla bitirince herkes bir sonraki seneyi beklemeye başlamıştı. Ancak bu sezonda da 20 maçta oynayabilince çoğu çevreler ondan umudu kesti. Geçen sezon da ortalıkta gözükmeyen Oden için ayrılık vaktinin geldiği düşünülürken inanılmaz şaşırtıcı bir kararla yıllık 8.9 milyon dolar alacağı yeni kontratına imza atar atmaz yeniden sakatlandı ve bu sezonu da kapattı. Çok sorgulanan bir karardan sonra acı bir kazık yiyen yönetime bir darbe de yıllardır sakatlıklardan çok çeken ama bazı sorunlar yaşasa da oynama isteğinden vazgeçmeyen takımın swingmanı Brandon Roy'un "artık dayanamıyorum" tarzı üzücü açıklamasıyla emekli olma kararı alması ile geldi. En büyük yıldızını kaybeden ve planları altüst olan takıma transfer döneminde üst düzey olarak Felton-Crawford ikilisi katıldı ve genel olarak 7 + Kurt Thomas kişilik bir rotasyonla sezona girdiler.

İlk 9 maç itibariyle Yaş ortalaması 39 olan Camby-Thomas ikilisi toplam 40 dakika ortalamaya sahipler. Diğer ilk 5 oyuncuları Aldridge 36, Wallace, Matthews ve Felton 33'er dakika ortalamayla oynuyorlar. Son iki tamamlayıcı Crawford ve Batum da ortalama 24'er dakika süre alarak kenardaan gelen enerjiyi sağlamaya çalışıyorlar. Ve bu takımın ilk 9 maç karnesi 7 galibiyet - 2 mağlubiyet olarak gözüküyor. Herşeye rağmen takım olmanın, istikrarlı bir koçun ve asla vazgeçmeyen bir tribüne sahip olmanın da faydası bu işte. Sezon sonuna kadar hiçbir sakatlık yaşamadan ve bu form seviyesinde gitmeleri çok zor. Elde draft hakları dışında takas yapacak malzeme de yok ama eksik sezonun şu ana kadarki kısmında en heyecan veren takım olmayı başardılar kuşkusuz. All-Star'da ilk 5'i hakeden oyunuyla Aldridge'nin liderliğinde nereye kadar giderlerse o kadar seyir zevki verecekleri ve kazanma arzusuyla dolu olacakları hissi buradan bize kadar ulaşıyor. Dün akşamki Clippers galibiyetinde 38'lik Camby'nin vurduğu smaçla bitirelim.
      
                

11 Ocak 2012 Çarşamba

Cleveland'da 12 Dev Adam Sesleri !


Video geçen normal sezonun son maçlarından birinden Semih erden için. Belki de tam ameliyat olmasına karar verildiği zamanlardan olabilir. O günlerden sonra Beşiktaş'ta ağzımıza bir parmak bal çaldı ve tekrardan kendini ispat etmek istediği NBA arenasına geri döndü şu anda. Umarız ki bize bunlardan daha çok yaşatacak yavaş yavaş oynamaya başladığı bu sezonda ancak biz yine de Quicken Loans Arena'da da 12 dev adam marşının çalınmadığını duymayan kalmasın diye buradan da iletmeye çalışalım. 

Kim Demiş Avrupa'dan Guard İhraç Olmaz Diye ?

Bugüne kadar Avrupa topraklarından NBA'e adım atan oyuncular arasında nitelikli Guard'ların hep arka planda kalmaları, Avrupa'da nice başarılara imza atarsa atsınlar farklı bir platforma geçince uzun boylu ve potaya yakın oynayan arkadaşları kadar dikiş tutturamamaları hep ön planda olan bir inceleme konusu haline gelmiştir. Belki de bu durumun böyle gelişmemesini sağlayacak olan kişi Drazen Petrovic'di. Ancak 93 yılında geçirdiği trafik kazası sonucu aramızdan ayrıldı ve ardından da adeta peşinden gelen yetenekli Avrupa menşeli guardların kısmetleri kapandı. Öyle ki bugün yaşlı kıtadan yeni dünyaya gitme ihtimali olan guardlar 2 değil 5 kere düşünür oldular ve genellikle bu riske katlanmıyorlar. Atletik yetenekleriyle kıtadaşlarından ayrılan Parker'i saymazsak Jasikevicius, Spanoulis gibi isimlerin düştüğü kötü durumları düşündükçe yıllardır belli bir seviyede ne uzayıp ne kısalan Calderon da bir anlamda kıtayı temsil etmek durumundaydı. Ancak bu sene Ricky Rubio'nun gelişiyle bu korku artık eskide kalacak gibi gözüküyor. Gerçi Rubio'nun sahip olduğu oyun görüşü ve sevdiği oyun temposu daha çok buraya ait gibi görünse de Avrupa'da çok büyük bir yıldız adayı olan ancak son yılında bu beklentileri karşılamayıp hatta biraz da düşüşe geçen bu İspanyol için NBA havası iyi geldi ve lokavt gölgesinde de olsa boşuna burada kalmakta ısrar etmediğini bize gösteriyor. Takımı play-off yapamasa da en azından şu ana kadarki getirdiği hava belki de çaylaklar arasında en dikkat çekici olanı. Zaten attığı paslar ve yaptığı özel hareketler bazen Avrupa'ya da fazla geldiğinden Amerikalılar için çok uygun ve bekledikleri şeyler olarak tam oturdu diyebiliriz. Özgüveninin de yerine gelmesiyle çok eleştirilen şut yüzdesinin de kendine geldiğini de belirterek (%50 3 sayı, %45 saha içi) an itibariyle 28 dakikada 9.9 sayı 7.4 asist ve 3.90 rebound istatistiklerle +14.56 verimlilik puanına sahip olan oyuncunun uzun zaman hatırlanacak Nowitzki ile olan münasebetini de yeniden hatırlatalım.

             

3 Ocak 2012 Salı

Dallas Veterans (!)

2011 sezonunun NBA şampiyonu Dallas Mavericks'in şampiyon kadrosuna baktığımızda, o sezonun kendileri için son şans olduğunu söyleyenlerin sayıları hiç de az değildi. Takımın demirbaşları Kidd, Nowitzki ve Terry'nin sırasıyla 37,33 ve 34 yaşında olmaları, ayrıca tamamlayıcı rolündeki Haywood ve Marion'un da onlardan pek genç olmadığını da düşünürsek o kişilere hak vermemek elde değil. Ne var ki onlar için söylenen bu cümleyi ben 2008, 2009 ve 2010 sezonlarında da gerek arkadaşlarımdan gerekse yazılı ve görsel basından birçok kişinin ağzından yine duymuştum. Neyse; konuya dönecek olursak geçen sezonu mucizevi bir şekilde ama hakederek zirvede tamamlayan Mavs'ın lokavt ile çalkalanan yeni sezon öncesi nasıl bir hamle yapacağı da merakla bekleniyordu. Son dönemde başkan Obama ile de arasını açan Marc Cuban ise aslında beklenilenin aksine takıma daha fazla tecrübeli ismi katmayı tercih etti ! 34'lük "Looser" Vince Carter ve yine 32'lük ancak kariyerini kimsenin sorgulayamayacağı Odom'u kadrosuna katan Dallas nispeten genç olan isimleri Chandler, Barea, Butler'ı elinden çıkarmayı tercih eti. Bunların üstüne bir de sezon sonunda anlaşma sağladığı Rudy Fernandez'i yanına Brewer'i de katıp draft hakkı karşılığında Denver'a yollayınca takımın ismi de haliyle Dallas Veterans'a dönüşmüş oldu. 29 yaşındaki Delonte West'i saymazsak şu anda en çok süre alan 30 yaş altı oyuncunun 18 dakika ortalama ile Ian Mahinmi olduğunu belirterek 6.maç itibariyle kadronun temel taşlarının doğum yılları ve süre ortalamalarını yazalım. Ve hepsinin altına da deplasmanda Durant Show'u ile kaybedilen OKC maçının rövanş galibiyetini de ekleyelim ki umutsuzluk tablosu dağılarak kaybolsun gitsin. Kimbilir bu sene de yine SON umut olabilir.

- Dirk Nowitzki       - 1978 - 32.3
- Jason Terry          - 1977 - 29.5
- Shawn Marion       - 1978 - 28.2
- Vince Carter         - 1977 - 20.0
- Jason Kidd           - 1973 - 31.0
- Lamar Odom        - 1977 - 18.2
- Brendan Haywood  - 1979 - 19.8
- Delonte West       - 1983 - 21.3


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...