14 Aralık 2011 Çarşamba

Biraz Nostalji


Birkaç zamandır NBA'de Transfer dönemi yoğunluğundan elle tutulacak bir yazı yazamadım bir türlü.Bu arayı tekrardan ısıtmak için keyifli bir video paylaşayım dedim.Pervis Pasco'yu hatırlayanlar 2004-05 TBL sezonunda lige renk katan Erdemirspor'da yaptığı smaçları ve enerjisi ile hatırlamışlardır.Ancak kendisinin NCAA tarihine geçen hatasını da tekrardan izleyelim isterseniz.Ne olursa olsun son saniye dolana kadar sevinmemeli !

8 Aralık 2011 Perşembe

Tarihi Fırsat...

Öyle bir takım düşünün ki,grubunda oynadığı ilk 7 maç sonunda takım olarak ortalama attığı sayı olan 79'un 42'sini atan 3 oyuncusundan yoksun gelmiş İstanbul'a.Öyle ki bu 3 oyuncu takımın en önemli isimleri ve bir tanesi ki takımın lideri ve bir numaralı hücum opsiyonu konumunda.Ve karşısında öyle bir takım düşünün ki hiçbir sakatı,eksiği bulunmayan,hücumunu ve savunmasını tamamen rotasyon içinde ve dengeli bir biçimde yapan ve futbol takımının derbi zaferiyle beraber tribünde 12 bin taraftarını coşkulu bir şekilde arkasına alacak olan bir takım.

Bu takım ilk kez katıldığı Euroleague sahnesinde Top 16'ya 1 maç uzakta olan ve bu sahnede varlığını kanıtlamak istercesine Barcelona'yı elinden kaçıran ve grubun diğer büyük takımını eksikleriyle beraber gözüne kestirip hedefine alan Galatasaray Medical Park tabi ki de.Galatasaray için bu akşamki Siena maçı kağıt üzerinde hedef maç olmamakla birlikte artık bu kategörinin içine girmiştir diyebiliriz,girmiş olmalı da zaten.Bahsettiğim üzere 1 maç önce Kaukenas ve Lavrinovic'i uzun süreli kaybeden İtalyan ekibinde bu hafta İstanbul'a takımın en büyük yıldızı konumundaki Bo McCalebb de getirilmedi.Kaba bir hesapla takımın hücum opsiyonunun yarı performansta olacağını söylemek yanlış olmaz.Pota altında Andersen'e alınacak özel önlemle birlikte takım savunmasını normal bir şekilde uygulatmayı başaran Oktay Mahmuti'nin karşısına başka ekstra bir başağrısının da çıkmayacağını düşünmekteyim.

Ancak önemli nokta ve ihtiyaç olan bu maçın bu şartlar doğrultusunda hedef maç olarak görülmesi ve sonuna kadar kazanmak için ortaya çıkan bir takım.Dün akşamki derbi zaferi ile birlikte salonu dolduracağı kesin olan ve coşkunun normalin 2 katı fazla olacağı belli olan bir tribün önünde Galatasaray'ın Barcelona maçında elinden kaçırıp da tam olarak yollayamadığı mesajı bu akşam tamamlayıp ilgili makamlara teslim edeceğine inanıyorum.

5 Aralık 2011 Pazartesi

Oden Ve Battier Yeteneklerini Güney Sahiline mi Taşıyor ?


Uzun süren lock-out döneminin ardından, NBA heyecanı nihayet geri dönüyor. 25 Aralık tarihinde başlayacak normal sezon öncesi gözler takımların yapacağı transfer çalışmalarına dönmüş durumda.Transfer dönemi resmi olarak başlamamış olsa da çeşitli transfer söylentiler yavaş yavaş su yüzeyine çıkmaya başlıyor.En büyük şampiyonluk adaylarından Miami Heat doğal olarak bu söylentilerin merkezinde bulunuyor.Heat yönetiminin Wade,LeBron ve Bosh üçlüsünün yanına hangi tamamlayıcı parçaları monte edeceği, Miami adına en büyük merak konusu.Belki de bu tamamlayıcı parçalar önümüzdeki sezonun gidişatını belirleyecek en önemli unsurlardan biri.
Hal böyle iken; Miami`nin Shane Battier ile anlaşmak üzere olduğu konuşuluyor.33 yaşındaki oyuncu geçen sezonu Memphis ile bitirmişti.Hem SG hem de SF pozisyonlarında oynayabilen Battier, rakip takımların en skorer oyuncularına yaptığı sıkı savunmayla ün yapmış durumda.Ceza şutlarını da sokabilen oyuncu, imzalar atıldığı takdirde Miami’nin şampiyonluk yolculuğunda önemli bir rol oynayabilir.
Söylentilerin bir kısmı da Greg Oden hakkında. Kariyeri boyunca ağır sakatlıklarla savaşan Oden, kariyerinin ikinci belki de son şansını bu sezon Heat çatısı altında deneyebilir.Ilgauskas’ın emekliye ayrılmasıyla Joel Anthony, Miami pota altında tek opsiyon olarak kaldı.Transferinin gerçekleşmesi halinde Oden Miami adına faydalı bir oyuncu olabilir.Ama sık sık sakatlanması kafalardaki en büyük soru işareti.
Öte yandan, geçtiğimiz sezonu Mavericks ile şampiyon tamamlayan Tyson Chandler’ın Warriors,Nets veya Rockets takımlarından birine imza atmasına kesin gözüyle bakılıyor.

4 Aralık 2011 Pazar

BBL 8.Hafta Panorama

Tofaş 97 - 96 Anadolu Efes

Bu haftanın sürprizi de geçen haftanın sürpriz şekilde mağlup olan takımı Tofaş'tan geldi diyebiliriz.77-77 ile uzatmaya giden maçın 20-19 biten uzatma periyodu,basket düellosu gibiydi.İstatistiklere baktığımızda ise ilk göze çarpanın Anadolu Efes'in 16 tanesi hücumda olmak üzere toplam 44 ribaund almış olması ve ribaundlarda Tofaş'a üstünlük kurmasıydı.Buna rağmen kazanmayı bildi Tofaş.Eksiklerine ve faul problemine rağmen geçen haftaki mağlubiyeti telafi etti de denebilir Bursa temsilcisi.Asiste dayalı oyununu,Anadolu Efes karşısında da gösterdiğini söyleyebiliriz maçta yaptığı 24 asistle.
Anadolu Efes cephesinde de savunmaya bir eleştiri gelebilir.Zira Euroleague seviyesinde 77 sayıya pek fazla izin vermeyen lacivert-beyazlıların herhalde Kinsey'i en çok aradığı maç olarak bu maç gösterilebilir.8/25 3 sayı yüzdesi de muhtemelen yoğun maç temposundan dolayı düşük.
Bu skorla ilk mağlubiyetini almış oldu Anadolu Efes.Böylece ligde yenilgisiz takım da kalmadı.

Beşiktaş Milangaz 76 - 69 Olin Edirne

Maç içinde bir çok gel-git yaşanmasına rağmen Deron Williams olmadan çıktığı ilk maçında da kazandı Beşiktaş Milangaz.Hızlı başladı maça siyah-beyazlılar fakat sonra üstünlüğünü koruyamadı ve maçı zora soktu.Buna rağmen son periyotta savunmada kemerleri sıktı ve rakibine bu periyotta 13 sayı izin verdi sadece.Rotasyonu pek fazla kullanmamış olması da takviye olmadığı taktirde ilerde sıkıntı yaratacak gibi duruyor.Toplamda 52 sayısı üreten Erceg-Hawkins ikilisi ise ev sahibi takımda galibiyetin mimarı oldu.
Edirne temsilcisi ise geçen yıldan alışık olduğumuz 3. çeyrek performansını gösterdi bu çeyreğin bir bölümünde.Bir ara 10 sayıya kadar çıkardılar farkı ama bunu koruyamadılar.Zira farkı 10 sayıya çıkardıktan sonra üç sayı çizgisi gerisinden basket bulamadı konuk takım.Ayrıca Olin'de yeni transfer Videnov da sahadaydı bu maçta ve 11 sayı bularak ilerisi için olumlu görünen bir işaret verdi.Zira Bulgar oyuncunun takımla ilk kez perşembe günü buluştuğunu da unutmamak gerek.

Trabzonspor 76 - 78 Hacettepe Üniversitesi

Bu haftanın benim açımdan diğer bir sürprizi ise Trabzonspor'un mağlubiyeti oldu.Alt sıraları ilgilendiren bu önemli mücadeleyi kazanan Hacettepe Üniversitesi,ligde kalma adına önemli bir galibiyet aldı diyebiliriz rakibi konumunda olan Trabzonspor deplasmanında.Yabancı oyunculara skor anlamında yardım eden isim ise bu maçta Murat Kaya oldu.
Trabzonspor'da ise 54-32 gibi bir ribaund üstünlüğüne rağmen galibiyet gelmedi.Ligde kalma mücadelesinde büyük bir yara almış oldu böylece.İstatistiklere baktığımızda ise Salyers'ın bir türlü beklenen skor katkısını veremediğini görüyoruz.Bu mağlubiyetler ile Trabzonspor'un da ligin dibine demir attığını söyleyebiliriz.

Bandırma Kırmızı 65 - 88 Banvit

Bandırma derbisi ile ligde ilk kez bir ilçenin iki takımı karşılaşmış oldu.Şu ana kadar kendisinden beklenen performansı sergieyemeyen Banvit,son çeyrekte rakibinin 12 sayı atmasına izin verdi ve maçı bu çeyrekte koparmış oldu.Sakatlıkları geçen Kenan Bajramovic ve Serkan Erdoğan'ın da oynadığı bu maçta konuk ekipte bütün oyuncular süre aldı.
Bandırma Kırmızı ise bu maçta galibiyetle tanışamadı.Tamamı genç oyunculardan kurulu bu takım için işlerin iyi gitmeyişi bu maçta da devam etti.İbrahim Yıldırım'ın çabaları ise galibiyet için yeterli olmadı.

Türk Telekom 59 - 78 Aliağa Petkim
Bu sezonun şimdiye kadarki bölümünün flaş ekibi Aliağa Petkim eksik Telekom'a karşı da kazanmasını bildi ve 5. galibiyetini almış oldu böylece.3. periyottaki etkili savunma ve hücum performansı maçın kırılma noktasıydı.Konuk ekipte öne çıkan isim 16 sayı-14 ribaund ile Ümit Sonkol oldu ve galibiyette büyük pay sahibi oldu.Ayrıca Aliağa'nın 50 ribaundu da galibiyetin önemli faktörlerinden diyebiliriz.
Telekom'da ise Darius Washington'ın sakatlığı ve Mehmet Okur'un gidişi epey etkilemiş takımı.Zira iki önemli sayı opsiyonuydu bu iki oyuncu Telekom'un.Onların ayrılmasıyla alışılmışın dışında bir hücum performansı gösterdiler.Simas Jasaitis'in de forma giymemesi kuşkusuz 59 sayıda kalınmasında etkiliydi.

Pınar Karşıyaka 75 - 69 Mersin BŞB

İkinci periyotta sıkıntı yaşamasına rağmen son periyottaki etkili oyunuyla maçı kazanan Karşıyaka böylece Arena'daki ilk galibiyetini almış oldu.3. periyoda kadar geride götürdüler maçı ama taraftarlarının da desteğiyle kazanmasını bu kez bildiler.Önceki yazılarımda da yinelediğim gibi fikstürün azizliğiyle zor takımlara karşı kazanamadılar ama geçmiş yıllardaki performanslarını bu yıl da tekrarlayacaklardır.
Konuk ekip ise üstünlüğünü kotuyamadı ve geçen haftaki son anda kaybedilen mağlubiyeti telafi edemedi.44-34 lük ribaund üstünlüğüne rağmen Kaf-Kaf'ın son çeyrekteki performansına direnemediler ve bu maçı da kazanamadılar.

Antalya BŞB 76 - 88 Galatasaray Medical Park

Bu hafta da rahat galibiyet alan Galatasaray M.P. alışıldığı gibi dengeli bir skor dağılımıyla ulaştu galibiyete.Sertaç Şanlı hariç tüm oyuncularından sayı katkısı aldı sarı-kırmızılılar.Üç periyotta da skor olarak rakibine üstün olan konuk ekip son bunun verdiği rahatlıkla sadece son periyodun periyot skorunda üstünlük kuramadı.Rotasyonu bu maçta da etkili kullanan Galatasaray rahat kazanmasını bildi.
Antalya BŞB ise yeni koçuyla bu maçtan da mağlup ayrıldı.Sadece iki oyuncusunun çift haneli sayılara ulaştığı Antalya ekibinde durum yine iyiye gitmedi.İlk periyotta sadece 13 sayı bulmaları aslında maçı daha başında kaybetmiş olduklarının göstergesi gibiydi.

Fenerbahçe Ülker 77 - 60 Erdemir

Hafta arası oynanan Olympiakos'a karşı kazanılan maçın ardından ligin formda ekiplerinden Erdemir ile karşılaştı sarı-lacivertliler.Geçen seneki oyununa benzer bir biçimde oynayan Fenerbahçe,iki haftadır kazanan Erdemir'in serisine de dur demiş oldu böylece.Skorda Oğuz Savaş'ın 21 sayıyla öne çıktığı Fenerbahçe'de çift haneli sayılara ulaşan bir diğer isim de Bojan Bogdanovic oldu.
Konuk ekip ise ilk yarıda hücumda etkili olamayınca erken teslim oldu.Beşiktaş ve Telekom'a karşı sergilenen hücum performansından uzaktı bugün Erdemir.Hücumda da Antwayne Robinson'a yardım edecek biri çıkmayınca 17 sayılık fark ortaya çıktı.

Hesaplamalar Başlasın !

TA Euroleague'de normal sezonun 3 haftasına girmemizle birlikte, üst düzey çekişmenin ve rekabetin ürünü olarak halen gruplarda durumlar karışık durumda.Bununla beraber 3 temsilicimizden de Top 16'yı halen garantiliyen olmasa da üst basamaklardan Top 16'da bir "Triple-Double" yapma ihtimalimiz de çok yüksek.Kısaca rekabetin en üst düzeyde yaşandığı A grubundan başlayarak yüksek ihtimalleri sıralayalım.

A Grubu-(Kazan Kaynıyor)

Kuralar çekildiğinde Fenerbahçe Ülker için kolay bir grup olarak gözüken A grubu 7.hafta itibariyle herkesin herkesi yenmeye aday olduğu değil, halihazırda yendiği bir grup olarak karşımıza çıktı.Gerçekçi bir örnek vermek gerekirse Fenerbahçe şu anda grupta lider durumda fakat sonuncu Nancy ile arasında bir galibiyet fark bulunmakta.Toplam oynanan 21 maçta sadece 3 kez deplasman takımı galibiyet elde etti.Açıkcası bu duruma göre de 3 hafta öncesinden sıralama hesabı yapmak çok ama çok zor temsilcimiz için.Ancak son 3 maçından ikisini deplasmanda oynayacak Fenerbahçe için içerideki Bilbao maçını kazanmak hayati önem taşıyor.Bununla beraber oynayacağı 2 deplasman maçından birini kazanması da grupta üst sıraya taşır temsilcimizi.Bu iki maçtan da Batum'un gidişiyle potansiyeli bir anda belki de yarıya inen Nancy'ye karşı olanı bence daha kolay olacak gibi.Eğer bu maçı alabilirsek Nancy'i her halde altımıza almış olacağız ve Sinan Erdem'de bir Bilbao galibiyeti grup liderliği yolunda çok önemli hale gelmiş olacak.Olympiacos'dan sayı avantajını alan temsilcimiz Nancy ve Bilbao'yu yenerse orada da avantajı eline alacak.İki maçta da yenildiğimiz formsuz Caja Laboral'in bu hafta oynayacağı Olympiacos maçından bir mağlubiyet alması, dezavantajlı olduğumuz bu eşleşmede de FB'ye üste çıkma şansı verecek.Benim tahminim Eğer haftaya Nancy ve bir sonraki maçta Bilbao maçlarını galibiyetle tamamlayan Fenerbahçe Ülker, Cantu'ya yenilse dahi ilk 2'de kendine yer bulur.Zira Cantu'nun önünde zorlu Olympiacos ve Bilbao deplasmanları var.Evsahibi avantajını kullanabilen bir Olympiacos da Fenerbahçe'yi lider yaparak 2.sırada kendine yer bulabilir.

C Grubu-(Para Saadet Getirmedi)

A grubunun aksine kuralar çekildiğinde en çekişmeli ve güçlü grup olarak görülmüştü A grubu.Öyle ki son finalist ve 4. takımlar Maccabi ve Real Madrid,yaz dönemini büyük transfer hamleleri ile geçiren Anadolu Efes ve yeni koçu ve büyük yıldızları ile final-four adayı haline gelen Milano aynı gruptaydı.Bu grupta pek de fazla yıldızı olmayan Partizan'ın 3.torbadan girmesi de şans olarak görülmüştü.Ancak ilk hafta herşeyin normal gittiği düşünülen düzen 2.haftadan sonra bozuluverdi.Milano'nun çöküşü,Efes'in süpriz mağlubiyetleri ve en önemlisi Partizan'ın Efes dışında evinde maç vermemesi ile potaya girmesi grubu tepetaklak etti diyebiliriz.Bu 5 takımın dışında kalan zayıf halka Spirou Basket ise her maç zorladığı sürpriz galibiyet hakkını bir tek Efes'e karşı kullanabildi bu zamana kadar.Ancak o galibiyet maalesef Efes'in bir sıra aşağıda grubu tamamlamasına sebep olacak gibi.Kağıt üzerinde bakıldığında o maça da rehavetten kaynaklanan bir mağlubiyet olarak düşünülürse Efes'in pek de kötü bir durumu yok gibi gözüküyor.Zira Real'e deplasmanda yenilebilir,Maccabi'ye evinizde başabaş bir maç sonunda kaybedebilirsiniz, flaş ekip Partizan'ı ve bol yıldızlı Milano'yu iki kere, içeride de Real Madrid'i yendiğinizde duruma göre 2 ya da 3.sıra sizin için hazırdır.Ancak durum o kadar da parlak değil maalesef.Bunu anlamak için 20 sayı farkla kaybedilen Real maçı ve içeride başabaş gibi gözüken ama 40 dk daha oynansa kazanmanın zor gözüktüğü Maccabi maçlarına bakmak yeterli gözüküyor.Kağıt üzerinde bu kadrolarla başabaş gözüken temsilcimizin halen hücumda çeşitlilik sorunu başta olma üzere bu iki takım kadar yüksek mücadeleye hazır olmadığını söyleyebiliriz.Neyse ki bu tarz bir yapıda olan Milano'nun daha beter bir durumda olduğunu söyleyebiliriz.Uzatmadan özetlersek, Efes hafta içi Milano'yu yendiği taktirde Top 16'yı garantileyecek.Ancak bu yeterli bir başarı olmamalı Efes için.Çünkü iki kere yenmemize karşın içeride Maccabi'yi ve Real Madrid'i yenen,Milano ve Spirou'ya karşı da 2'de 2 yapması muhtemel Partizan'ı geçmek için bu galibiyet yeterli olmayacak.Efes'in bu galibiyetten sonra 2.veya 1.olabilmesi için olması gerekenler biraz mucizevi gibi, zira deplasmanda yeneceğimiz Maccabi'nin Spiriou'ya yenilmesi, ya da 3 takımın da 7 galibiyette kalması ile Efes'in Real'i içeride 20'den fazla farkla yenmesi...Kısacası en gerçekçi ve iyimser beklentinin bu hafta Milano galibiyeti, son maçta İstanbul'da Rudy'siz ve Ibaka'sız Real Madrid'e karşı alınacak sağlam bir galibiyetle 3.sıranın garantilenmesi ve Top 16'ya girerken moral ve rakiplere verilecek bir msj elde edilmesi olmalıdır.
D Grubu-(Tarih'e Az Kaldı)

Belki de kuralar çekildiğinde yapılacak yorumları tamamen boşa çıkartan bir durum oldu Galatasaray Medical Park'ın gruplara kalması.Çünkü bu durumla birlikte bu gruba gelecek olan Spirou Charleroi C grubuna gitti ve Galatasaray bu gruba geldi.Ve belki de Top 16 hayalleri olan Union Olimpija ve Prokom için kısmetlerin kapanması haline geldi bu olay.Gerçi bir hafta önce Abdi İpekçi'de tarihi fırsatın kaçma ihtimali çoğalacak gibiydi, ancak GS muhteşem bir geri dönüşle bu ihtimali daha da güçlendirerek Prokom'u safdışı bıraktı.Diğer takımlar Barcelona ve Siena hakkında söylenecek pek birşey yok.2.hafta oynanan maçta Uniks'i elimizden kaçırmasaydık 3.lük için bizim de sözümüz olacaktı ancak şu anda tek hedef 2 hafta sonra yıldızlarını da kaybetmiş Union Olimpija'yı yenerek Top 16'yı garantilemek.Formsuz Montepaschi'yi Abdi İpekçi'de eli boş göndermek de düşük bir ihtimal değil, öyle görülmemeli de.Buradan alınacak bir galibiyet Uniks'e bir kıyak olacak ancak sezon başından beri tarih üstüne tarih yazan Galatasaray için Barcelona maçında yaklaşılan yeni bir tarih sayfası anlamına gelebilir.Top 16 için de son sıra takımlığından daha fazlasını ifade ettiklerini göstermek açısından iyi bir mesaj olacaktır bu maç.Kısa tutmak gerekirse Siena ve Olimpija galibiyetleri ile birlikte Barcelona'ya yapılacak bir ziyaretin sadece Olimpija galibiyeti ihtimalinden pek de farklı olmadığını düşünmekteyim.Aksi bir sonuçta 9 sayılık avantajın da cepte olduğunu ve bu sonucun muhtemelen pek bir matematiksel sonuç değiştirmeyeceği kanısındayım.

2 Aralık 2011 Cuma

1 Aralık 2011 Perşembe

Hoşgeldiniz...

Fenerbahçe'nin Olympiakos galibiyetini kuşkusuz sadece Ukic ve Jerrels'ın performanslarına bağlayamayız.Ama bu ikilinin bu akşamki performansı Fenerbahçe'nin bu sezon yaşadığı en büyük sıkıntıyı giderdi.
Yukarıdaki paragrafta belirttiğim sıkıntı ise Fenerbahçe'nin tecrübeli bir guarda ihtiyacı olduğuydu.Yunanistan'daki Olympiakos,İspanya'daki Caja Laboral ve geçtiğimiz hafta oynanan Mersin BŞB maçlarında sarı lacivertliler skoru koruyamamış,EL maçlarını kaybetmiş TBL maçlarında ise gülen taraf olmuştu(Ukic'in son saniye basketiyle.).
Bu maçtan önce Fenerbahçe'nin Avrupa'nın tecrübeli guardlarından birine ihtiyacı olduğu iddaalarını yineliyordum fakat şimdilik Ukic-Jerrels ikilisi -en azından bu maçta- buna gerek olmadığını gösterdiler.Umarım böyle devam ederler.

9 Milyon yoksa ben de yokum !

NBA'de transfer söylentilerinin çoğalmaya başladığı şu günlerde her geçen gün farklı bir haber karşımıza çıkıyor.Bunlardan dikkat çekici olanı ise Marca gazetesinin de yazdığına göre Marc Gasol'ün takımı Memphis Grizzlies'den yıllık 9 milyon $'lık bir teklif istemesi, aksi olursa Avrupa'ya döneceğini söylemesi.Gasol'ün NBA'deki ilk 3 yılını geçirdiği Memphis'den geçen sezon 4 milyon aldığı ve bu sezon takımının 4.5 milyon önerdiği de konuşulanlar arasındaydı.Ancak 3 sezonluk normal sezon kariyerinde 12.6 sayı 7.8 rebound 2.2 asist ortalaması tutturması ve özellikle geçen sezon Spurs'ü eleyerek büyük sükse yaptıkları Playoff'da yakaladığı 15 sayı 11 reboundluk ortalama ile takımının önemli bir parçası olması, bu sezon öncesi transfer döneminde Gasol'ün elini güçlendirmişe benziyor.2.16'lık bir uzun için iyi bir pas yeteneği olması ve çok başarılı bir Eurobasket geçirmesi de cabası.Son olarak da NBA ile Avrupa'nın kaliteli Avrupalı oyuncularla ve son dönemde lokavt durumu ile her gün biraz daha yakınlaşması sonucu oyuncuların elinde böyle kozlar da bulunabilmekte ve bunun daha çok örneklerini görebiliriz.Lokavt döneminde Gasol'ün Real Madrid'den teklif alıp reddettiğini ve Barcelona ile idmanlara çıktığını da belirtelim.

30 Kasım 2011 Çarşamba

Ohio State Duke'u Dağıttı


NCAA'de sezonun en önemli maçlarından biri olarak görülen mücadele Value City Arena'da 18,809 kişinin önünde oynandı. NBA yıldızlarından Lebron James(kendisi de Ohio eyaletindendir) ve Dwyane Wade de maçı tribünden takip edenler arasındaydı. Ohio State maç boyunca rahat bir şekilde önde götürdüğü mücadelede sahadan 85-63 galip ayrılıp namağlup ünvanını sürdürürken üst üste 7.galibiyetini almış oldu. Duke ise 8.maçında ilk mağlubiyetini tattı. Ohio State adına en skorer isim takımın yıldızı ve ayrıca 2012 Nba Draft'ında ilk 5'te seçilmesi beklenen pota altı oyuncusu Jared Sullinger oldu. Maçı 21 sayı 8 ribaundla noktalayan Sullinger'a en büyük destek maçı 20 sayı 5 ribaund 4 asistle tamamlayan William Buford'dan geldi. Duke tarafında ise Boston Celtics koçu Doc Rivers'ın oğlu 1.sınıf öğrencisi Austin Rivers'ın 22 sayısı galibiyete yetmedi. İki iddialı takımın mücadelesinde maçın yakın geçmesini bekleyen taraftarlar ise hayal kırıklığına uğradı.

Euroleague-Top 10(week 6)



Euroleague'de 6.haftanın en iyi 10 hareketi karşınızda. Benim favorim ise Shved-Vorontsevich işbirliği oldu, bakalım beğenecek misiniz...

29 Kasım 2011 Salı

BBL 7.Hafta Panorama

Aliağa Petkim 80 - 92 Beşiktaş Milangaz

Sezona iyi başlangıç yapan İzmir temsilcisi ligin güçlü takımlarından Beşiktaş'ı konuk etti.Beşiktaş Milangaz alışıldığı gibi bu maçta da 90 sayının üstüne çıkarak galibiyeti alan taraf oldu bu maçta.Düşük 3 sayı yüzdesine rağmen Kemp'in 31 sayısı kuşkusuz galibiyette etkili oldu.
Kaybeden tarafta ise üç yabancıdan gelen 15'er sayılık katkı,galibiyete yetmedi.Bu maçın kuşkusuz koç Burak Bıyıktay için önemi daha büyüktü fakat Beşiktaş Milangaz'a karşı koyamadılar.Şimdi biraz daha zor Aliağa'nın işi.Fikstür gereği zorlu maçlar serisine başlayacaklar.
Son olarak Beşiktaş Milangaz için ligin yeni başladığını da söyleyebiliriz.Zira Ergin Ataman'ın lock-out için beklenmedik bir gelime olduğu ve D-Will'in gidişinden sonra herhangi bir B planı olmadığı yönündeki görüşleri işlerinin zor olacağını gösteriyor diyebiliriz.

Anadolu Efes 79 - 74 Pınar Karşıyaka

Başından sonuna kadar büyük mücadele içinde geçen maçta Anadolu Efes lige istediği başlangıcı yapamayan Karşıyaka'yı yenerek namağlup ünvani sürdürdü ve yoluna devam etti.Ligde onlar için her şey istedikleri gibi gidiyor.Kinsey'nin sakatlanması ligde pek etkilemiş gibi görünmüyor lacivert beyazlıları.Her ne kadar zorlanmış olsalar da skor dağılımı Efes'in tek bir oyuncuya bağlı kalmadığını gösteriyor.Bence bu da işlerin BBL için yolunda gittiğine bir kanıt.
Her ne kadar 2-5 gibi bir istatistiğe sahip olsalar da oynadığı takımlara baktığımızda geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi Karşıyaka için geleceğin kötü olduğunu söyleyemeyiz.Geçen sene play-off oynayan 4 takıma ek olarak bu sene kadrosunu oldukça güçlendiren Türk Telekom'a karşı kazanamadılar.Her ne kadar bu istatistik beklenmiyor olsa da ben durumun Kaf-Kaf için karanlık olduğu kanısında olmayanlardanım.

Banvit 77 - 75 Antalya BŞB
Sadece üç yabancı oyuncusunun skor olarak çift haneli sayılara ulaştığı Banvit zor da olsa son saniye basketiyle kazandı evinde.Serkan Erdoğan ve kadroda olmasına rağmen süre almayan Kenan Bajramovic bu maçta da katkı veremediler.Cezası sonra eren Cemal Nalga ise ilk kez bu maçta sahadaydı.
Antalya'da ise koç değişikliği cevap vermeye başlamış gibi duruyor.Son ana kadar getirseler de bu maçı da kazanamadılar.İstatistiklere baktığımızda ise ilk göze çarpan 40 dakikada 24 sayı atan Anthony Fisher ve 37 dakikada 19 sayı atan Kedrick Brown'ın performansları göze çarpıyor.

Hacettepe Üniversitesi 73 - 67 Tofaş

Evinde bu sezonun ilk galibiyetini alan Hacettepe Üniversitesi böylece ligde ikinci galibiyetine ulaşmış oldu ve düşme potasında iki maçlık bir krediye sahip oldular.İstatistiklere baktığımızda neredeyse bütün sayılarını yabancılardan almış olan Ankara temsilcisinin bu performansı ligimizde yine yabancılarına bel bağlamış takımlardan biri konumunda.Zira iki sene önceki Darüşşafaka da üç yabancısından aldığı katkılara rağmen küme düşmekten kurtulamamıştı.Hacettepe ise yabancıların performansıyla ikinci galibiyetini aldı ve bir nebze olsun rahatladı.
Tofaş cephesinde ise beklenmedik mağlubiyetin nedeni bence 3. çeyrekte sadece 6 sayı atabilmiş olmaları.Ruzic'in oynamadığı maçta iyi başlayan fakat üstünlüğünü koruyamayan Bursa temsilcisi yüksek asist rakamına bu maçta da ulaşabilmesine rağmen üçüncü çeyrekteki 6 sayısıyla maçı kazanamayan taraf oldu.

Olin Edirne 81 - 60 Bandırma Kırmızı

Geçen hafta Antalya deplasmanında kazanan Edirne temsilcisi bu hafta da Bandırma Kırmızı'yı yenerek üst üste ikinci galibiyetini aldı ve ayrıca evinde de ilk kez kazandı.Aslında maçı ilk yarıda Bandırma Kırmızı'yı 20 sayıda tutarak daha ilk yarıda maçı kazanan Edirne temsilcisi rakibinin bir ara farkı 12 sayıya kadar indirmesine rağmen önlemini aldı ve yanına yaklaştırmayarak maçı farklı kazanan taraf oldu.Yoğun maç temposunun yorgunluğu dolayısıyla %50 serbest atış yüzdesine sahip Olin'de bu yüzdenin Euro Challange Cup maçları sonrası tekrar düzeleceği kanısındayım.
Bandırma Kırmızı ise bu hafta da galibiyetle tanışamadı ve Antalya BŞB ile ligin dibine demir attı.Tamamı genç oyunculardan kurulu Bandırma ekibi 8 sayı bulduğu ikinci çeyrekten itibaren teslim olmak zorunda kaldı.3. çeyrekte çabalasalar da bu hafta da ilk galibiyetlerine ulaşamadılar.Yeni transfer Paul Miller ise henüz ilk maçında 15 sayıyla öne çıkan isim oldu Bandırma Kırmızı'da.

Erdemir 92 - 73 Türk Telekom

Geçen haftaki Beşiktaş Milangaz galibiyetinin tesadüf olmadığını gösterdi bu sonuçla Erdemir.Telekom'u sadece 73 sayıda tuttular ve bu sene play-off ' un güçlü adaylarından olduklarını tekrar gösterdiler.Soner Şentürk'ün 24 sayısı da ev sahibi takım istatistiklerinde göze çarpan istatistiklerden.Maçın başından beri üstün bir oyun sergileyen Ereğli temsilcisi seriye devam etti ve 5. galibiyetini de kazanmış oldu.
Türk Telekom'da ise 2/16 lık üçlük yüzdesi ve Kambala-Jasaitis ikilisinin toplamda 10 sayıya ulaşmış olması aslında mağlubiyetin nedeni gibi görünüyor.Zira bu kadar düşük üçlük yüzdesi ile yüksek sayılarda skor atan takımın kazanması beklenemez.Oyunun tamamında oyunda olan Darius Washington'ın ise 21 sayısı galibiyete yetmedi.

Mersin BŞB. 81- 83 Fenerbahçe Ülker

Maçın başından kontrolü ele geçiren Fenerbahçe Ülker Kaya Peker ve Gasper Vidmar'ın sakatlanmasıyla da son periyotta kontrolü elinde tutamadı ve ev sahibi takım maça ortak oldu.Aslında bu sezen çok maçta Fenerbahçe'nin yaşadığı sıkıntı oldu bu durum.Bir anda hücumda sıkıntı yaşayan Fenerbahçe,savunmada da durduramayınca Mersin'i oyun son topa kaldı.Sezona formsuz başlayan Ukic ise son sözü söyledi ve Fenerbahçe'ye galibiyeti getirdi.Kuşkusuz son sözü Ukic'in söylemesi galibiyet açısından değil Ukic'in moral bulması açısından önemli oldu bence.
Mersin BŞB. 'de ise göze ilk çarpan hiç kuşkusuz Anthony Grundy'nin 36 sayılık performansı oldu.Bir anda maça ortak etti Grundy takımını son çeyrekte fakat son bölümde yapılan sportmenlik dışı faul bu performansın galibiyete yetmesine izin vermedi.Bir de toplam ribaundu 22 olan Mersin'in Fenerbahçe'ye 19 hücum ribaundu vermiş olması da ev sahibi takım adına mağlubiyetin en önemli nedeni gibi duruyor.

Galatasaray Medical Park 87 - 67 Trabzonspor

Henüz ilk yarı sonunda 21 sayılık farkı yakalayan Galatasaray aslında burada maçın bittiği sinyalini verdi.Herhalde bu 21 sayılık farkın verdiği rehavetten olsa gerek 3. çeyrekte biraz ağırlığı kaybetmiş olsa da maçı kazanmasını bildi Galatasaray Medical Park.Beş oyuncusunun çift haneli skor ürettiği Galatasaray 'da Caner topaloğlu hiç süre almadı.Zorlu Unics Kazan deplasmanı öncesi bu galibiyetle pek de fazla çaba sarf etmesine gerek kalmadan maçı kazanan taraf oldu sarı-kırmızılılar.
Trabzonspor cephesinde ise maçın en skorer oyuncusu olan Jonathan Gibson'ın 22 sayılık katkısı göze çarpıyor.Yeni transferlerden Salyers'ın ise hiç sayı üretememesi göze çarpan bir başka istatistik Trabzonspor'da.

Uzak Diyarlarda..

Özellikle yaz döneminde EA7 Milano'nun transfer gündemindeydi Wilson Chandler.Hatta bir ara bu transferin gerçekleştiği söylense de o tercihini Çin Basketbol Ligi'nden yana (CBA) kullandı.Oysa ki geçen son iki sezonda sürekli yukarı giden bir form grafiği vardı ve daha büyük bir takıma gitmesi dahi konuşuluyordu.Onunla birlikte Kenyon Martin,JR Smith,Aaron Brooks gibi isimler radikal kararla lokavtlık anlaşmaların yönetim tarafından yasaklandığı Çin'e doğru yola çıktılar.Son haberler ışığında yine gündeme gelen bu oyuncuların oynasalar da oynamasalar da CBA sezon bitimi olan Mart ayından önce NBA'e dönmeleri zor gözüküyor.Kimbilir belki de Derek Fisher ve ekibinin bu kadar çabuk pes edeceğini tahmin edememişlerdir.

28 Kasım 2011 Pazartesi

Bizimkilere Ne Olacak ?

NBA'de lokavt sürecinin sonuna gelinirken bazı oyuncular bavullarını toplamaya başladı, bazıları ise resmi çağrı gelmeden maçlara çıkmaya devam edeceklerini duyurdular.Bu süreçte lokavt piyasasından oyuncuları kadrolarında bulunduran Türk takımları için kadrolar nasıl etkilenecek isterseniz bir bakalım:

-Beşiktaş Milangaz

Lokavt döneminde Avrupa'ya gelen NBA oyuncularından en büyük sükseyi yaparak en başarılısını kadrosuna katan Beşiktaş Milangaz'ın durumu haliyle çok karışık.Bütün yaz dönemini Deron Williams haberleriyle dolduran ve kadrosundaki Ogilvy,Chatman,Serkan Erdoğan gibi oyuncuları kaybeden takımda başantrenör Ergin Ataman ve ekibinin kumarı başarıyla devam ederken süpriz bir şekilde son bulmuş gözüküyor.Lokavtın bitimiyle geri dönecek oyuncular D-Will ve Semih Erden dışındaki kadronun şu anda BBL için de pek yeterli olmadığını görüyoruz.Sezon başında Pivot mevkiine alınması planlanan Petravicius'un sakatlığıyla bu transferden vazgeçilmesi ile şu anda takımda Pivot mevkiinde oynayacak Ersin Dağlı ve Adem Ören bulunmakta.Power Forward pozisyonunda Zoran Erceg başarılı olarak gözüküyor ve arkasında Barış Hersek var.Ergin Ataman son açıklamasında Pivot arayışlarına Avrupa pazarında başladıklarını ve Avrupa kariyerli olan yerli veya yabancı bir uzun almak istediklerini belirtti.3 Numarada sezonun belki de diğer yıldızı Marcelus Kemp oynamakta fakat onun da asıl pozisyonunun 2 olduğunu söylemek gerekir.Burada kaptan David Hawkins'in dakikaları artacaktır ve takımın gerçek liderliğine soyunacaktır diye düşünmekteyim.Yine Ergin Ataman'ın D-Will'in oynadığı tarzda 1-2 oynayabilen bir combo-guard arayışında olduklarını söylemesi üzerine böyle bir transferde Kemp'in 3 numarada sabitleneceğini tahmin ediyorum.Zira 1 numarada Can Akın-Mehmet Yağmur ikilisi zaten böyle bir durum için hazır tutulmaktaydı.Belki de bir sevindirci nokta olarak bu dönemde pek ortada gözükmeyen Serhat Çetin'in artık oynamaya başlaması görülebilir.Yarınki Leiden maçında fazla süre alması muhtemel kadroya bakacak olursak:

C -Ersin Dağlı-Adem Ören
PF-Zoran Erceg-Barış Hersek
SF-Marcelus Kemp
SG-Dawid Hawkins-Serhat Çetin
PG-Can Akın-Mehmet Yağmur

Bu kadroda zaten sezon başından beri 30+ dk.süre almaya alışmış Can-Kemp-Erceg üçlüsüne Ersin ve Hawkins'in de katılacağını söylemek yanlış olmaz.Şu tabloya bakılırsa acil ihtiyacın Guarddan ziyade bir Pivot olduğunu da eklemek gerekir.

-Türk Telekom

Sezona büyük bir transfer hamlesiyle başlayan ve Kambala-Wright(Karadeniz)-Jasaitis-Muratcan-Washington ilk beşini bir araya getiren Telekom bunlara ek olarak lokavt dönemi süresince anlaştığı Mehmet Okur'u eklemişti.Mehmet de ilk maçlar mental olarak pek hazır olmasa da sakatlığının etkilerinden kurtuldukça kafa olarak da takıma uyum sağladı ve bu sınırlı dönemde iyi katkı verdi.Aslında bu transferin TT'den fazla Memo'ya yaradığını söylemek gerekir.Çünkü geçen sezonu tamamen boş geçmesine sebep olan sakatlığından kurtularak NBA kampına ısınmış ve hazır şekilde gitme fırsatını buldu.Memo'nun gidişiyle sezon zirvesini FB maçında yapan Kambala'ya daha çok iş düşecek.Bir diğer pota altı yıldızı Ali Karadeniz hakkında pek söylenecek birşey yok zaten çünkü kendisi kendine has "soft-touch" oyunuyla her maç 20 sayısını bulabiliyor.İlk 5'ine karşılık Bekir ve Nedim Yücel dışında tecrübeli bir bench katkısı alamayan Telekom için yeni dönemde bir pota altı transferi görebiliriz.Eğer bu gerçekleşmezse ortaya çıkacak durum tecrübeli oyuncuların sürelerinin artması olacaktır ve hızlı basketbol oynayan takım için sıkıntı yaratabilir.Buna bağlı olarak da D-Wash'ın arkasındaki Uğur Öğüt başta olmak üzere Kaan Özay ve Gökhan Karabıyık gibi genç oyuncular için bu sezon çok büyük bir şans olabilir. 

-Fenerbahçe Ülker

Zaten sezon başında takım kurulurken bizzat koçun ağzından söylenen lokavt oyuncularıyla ilgilenmeme durumu gelişmeler üzerine FB için de bir arayış ihtiyacına evrildi.Ancak FB akıllıca bir hamle ile sadece geçici bir transfer yapmaya karar vererek Thabo Sefolosha ile 3 aylığına anlaştı.Bu transferin de yaklaşık 1 ay sonra sahalara dönecek olan Marko Tomas'ın yerine oldğu söylendi.İlk bakışta çok akıllıca gözüken hamleyi ilginç şekilde Sefolosha'nın gelir gelmez takıma uyumu ve inanılmaz ekstra katkısı bozdu diyebiliriz.zira böylesine bir katkıyı yöneticiler bile beklemiyorlardı.Savunmasıyla öne çıkan Sefolosha EL'de yaklaşık 12 sayı 6 rebound 2,5 top çalma ile oynadı ve Marko Tomas'ın dönüşünde verebileceği katkıyı fazlasıyla vermiş oldu.Thabo'nun gidişi sağlıklı bir Tomas'ın dönüşüyle maddi olarak dengelenebilir ancak bu gidişin psikolojik bir etkisi olacağı da kesin gibi gözüküyor.

-Anadolu Efes

Sezon başında Ersan İlyasova ile anlaşan Efes'te halen en büyük umut Ersan'ın son yılı kalan kontratını feshettirerek sezonun geri kalanını da Efes'te geçirmesi.Hücumda ve savunmada verdiği büyük katkı ile birlikte kendisinin de sezonu burada geçirmek istediğini söylemesi sonucu bu durum önümüzdeki günlerde netlik kazanacak.Kulübüyle anlaşamaz ve ABD'ye geri dönmek zorunda kalırsa ise Efes'in 4 numarada ve takım sertliği konusunda eksiklik yaşayacağı muhakkak.Bu pozisyonun gerçek sahibi Kerem Gönlüm'ün de dönüşünün Şubat'ı bulacak olması ve ilerleyen yaşı ile birlikte BBL için de bir Türk oyuncunun rotasyondan eksilmesi bu kulvarda da Efes'i sıkıntıya sokacaktır.Bu cephedeki durumu açıkcası zaman gösterecek.

-Galatasaray Medical Park

Takımdaki eksik olan tek bölge'ye Zaza Pachulia takviyesini yapan GS'de tam Zaza takıma alıştı ve verim vermeye başladı derken lokavtın bitişi talihsiz bir durum oldu açıkcası.Özellikle son Prokom maçında zaferin mimarlarından olan ve seyirci ile de özel bir bağ kuran Zaza resmi bir çağrı gelmeden gitmeyeceğini açıklasa da önümüzdeki Uniks Kazan maçı bu formayla bu sezonki son maçı gibi gözüküyor.Takımdaki eksik parçanın tekrar gidişiyle yine Furkan'ı 5'de kullancak olan Oktay Mahmuti bu noktaya Zaza'sız geldiklerini söyleyerek yeni transfer yerine Tofaş'a kiralık giden Sertaç Şanlı'yı geri çağırdıklarını belirtti.Top 16 hedefine büyük olçüde yaklaşan takımda bu gidişi eksi olarak değil de eldeki artının silinmesi olarak görebiliriz.

27 Kasım 2011 Pazar

Tatil Bitiyor Herkes Evlerine !

NBA.com'a bir sabah ansızın necepli maşrapa koydurup, Hasan Mutlucan'dan marşlar söyleten; yaklaşık 4 aylık lokavt maratonu sona ermek üzere.Ermek üzere diyorum çünkü halen atılmış resmi bir uzlaşma imzası yok.Ancak tam da sendikanın kendini feshetme kararından sonra umutların tükenmeye başlaması ve hangi büyük yıldızın hangi Avrupa takımına gideceğinin konuşulmaya başlanması esnasında yine bir gece gizlice görüşen taraflardan Hunter-Stern ikilisi toplantı bitiminde büyük ölçüde anlaştıklarını,geriye sadece ufak detayların kaldığını belirttiler.Bu cümleler aslında bir çok çevre açısından süpriz olarak karşılandı çünkü sendikanın feshi ve oyuncuların dava süreçlerinin sonuçlanmasının bile sezonun tümünü tehlikeye attığını düşünenler çoktu.Ancak her yeni gün ile birlikte biraz daha para kaybeden iki tarafın bu inada daha fazla devam edemeyeceklerini düşünenleri de bu sonuç fazla şaşırtmamış oldu.Biraz bu sözlü anlaşmanın detaylarına ve prosedüre bakacak olursak:

-Aylardır konuşulan yüzde hesabında nihai sonuç %51.2 gibi görülmekte,ancak bu durumun gerçekleşmesi takımların sezon içi gelirlerinin belirli bir eşiği aşmasına bağlı.Bu yüzden kesin imzalar atılmadan tam yüzdenin ne olduğunu söylemek gerçekçi olmaz.
-Bir genel af ile lüks vergisi ödeyen takımlara bir oyuncusunun kontratını satın alarak feshetme hakkı tanınacak.Bu sayede bu takımlara salary cap'lerini bir miktar boşaltma şansı doğacak ve bu durum ekstra bir transfer pazarı oluşturacak.
-Bu sözlü anlaşma ile başlayacak prosedüre göre resmi imzaların atılma süreci 10-12 gün içinde sonlanacak ve planlanan tarihe göre 9 Aralık 2011 tarihinde hazırlık kampları ve transfer sezonu açılacak.Çok kısa ve yoğun bir hazırlık döneminin ardından 25 Aralık'ta 66 maçlık NBA sezonu başlamış olacak.Christmas günü NBA için yeni bir sayfa niteliği taşıyacak anlaşılan bu yıl.Tabi daha yazılı olarak hiçbirşeyin imzalanmadığını ve bu durumun her an değişebileceğini bir kez daha belirtelim.

Avrupa Etkisi

Tabi bu anlaşma süreci ile tam da heyecanın kızışmaya başladığı Avrupa piyasasında denge değişimleri yaşanacak.Bu etkinin bir örneği olarak TA Euroleague'nin ilk 6 haftasında MVP'lerin 5'inin NBA'den gelen oyuncular olmasını gösterebiliriz.Aynı etkiyi Tony Parker'in Eurocup'ta, Deron Williams'ın da Eurochallenge'da yaptığını ekleyelim.Aslında her ne kadar yıldızları izlemek hoşumuza gitse de, gerçek Avrupa basketbolu fanatiklerinin bu belirsiz tablodan bir an önce sıyrılarak Avrupa sezonlarının da istikrara kavuşmasını istediği bir gerçek.Bu yüzden aşağıda başlıcalarını sayacağım oyuncuların gerçek evlerine gidecek olmaları ve önemlisi daha da çoğunun gelmeyecek olması her ne kadar çok sevdiğimiz dostlarımız,akrabalarımız olsalar da misafirlerin misafir olduklarını gerçeğini değiştirmediğini bizlere tekrar gösterecek.

Euroleague\Eurocup takımları için:

Real Madrid: Rudy Fernandez,Serge Ibaka
Caja Laboral: Kevin Seraphin,Goran Dragic
Maccabi Electra: Jordan Farmar,Omri Casspi
Nancy: Nicola Batum
Zalgiris Kaunas: Ty Lawson
KK Zagreb: TJ Ford
EA7 Milano: Danilo Gallinari
Partizan Belgrade: Nikola Pekovic
Valencia Basket: Tiago Splitter
Asvel: Tony Parker
Union Olimpija: Danny Green
Khimki: Timofey Mozgov

Beko Basketbol Ligi takımları için:

Deron Williams: Beşiktaş Milangaz
Semih Erden: Beşiktaş Milangaz 
Thabo Sefolosha: Fenerbahçe Ülker
Zaza Pachulia: Galatasaray Medical park
Ersan İlyasova: Anadolu Efes
Mehmet Okur: Türk Telekom

Ayrıca NBA'de sözleşmeleri bulunmamaları sebebiyle en azından bu sezonu Avrupa'da geçirmesi garanti olan veya sezonu Çin'de geçirmeye karar veren oyunculardan bazıları olarak Sasha Vujacic, Darius Songalia, Nenad Krstic, Sony Weems, Acie Law, Brian Scalabrine, Kenyon Martin, Wilson Chandler, Aaron Brooks'u sayabiliriz.

Son olarak özel ve eğlenceli olarak nitelecek bazı durumları belirtelim:

-CSKA'nın yıldızı Andrei Krilenko takımıyla 3 yıllık sözleşme imzalamasına rağmen kontratında lokavt bitiminden 1 ay itibari ile NBA'den gelecek bir teklifi kabul ederse gidebileceği maddesi bulunmakta, bu yüzden zaman içinde AK47'nin durumunu göreceğiz.

-Efes'in yıldızı Ersan İlyasova ise sözleşmesi gereği geri dönmek zorunda fakat kendisi birçok kez sezonu Efes'te geçirmek istediğini söylemişti.Buna göre kendisi takımıyla görüşerek kontratının feshinin yollarını arayacak.

-Beşiktaş Milangaz'ın 3 gün önce anlaştık dediği Lamar Odom ve Virtus Roma'nın transferi Tyreke Evans bu durumda Fenerbahçeli Emenike'nin bu yaz yaşadığı durum gibi yeni takımlarının formasını giyemeden evlerine geri dönecekler.

-KK Zagreb'in 1 hafta önce transfer ettiği Tj Ford ise 1 maçlık Euroleague macerasını yaptığı 10 asistlik ortalama ile tüm zamanların liderliğini eline alarak bitirecek.

-Türkiye açısından ise en şanssız takım ise bu sezon 7 maçlık BBL ve 3 maçlık Türkiye kupası periyodunda lokavt oyuncusu destekli GS-FB-Efes-BJK-TT takımları ile toplam 7 kez maç yapması ile Pınar Karşıyaka olacak gibi gözüküyor.

25 Kasım 2011 Cuma



Benzer bir gösteri maçında yaratıcılığın sınırlarını zorlayan Rondo bu sefer Rudy Gay'e harika bir assist yapıyor.

Biri Pas mı Dedi ?

  
NBA'de lokavt olması sebebiyle yardım maçında forma giyen Boston Celtics'in oyun kurucusu Rajon Rondo verdiği bu pasla ne kadar özel bir yetenek olduğunu gösterdi. Gerçi profesyonel bir maçta böyle bir harekete cesaret edebilir mi? Rondo bu her şey beklenir.

Lamar Odom Beşiktaş Milangaz'da

NBA'de Los Angeles Lakers formasıyla aşina olduğumuz Lamar Odom ile Beşiktaş Milangaz lokavt bitene kadar antlaşma sağladı. Özellikle Semih Erden'in sakatlığı üzerine pota altına takviye yapmak isteyen siyah-beyazlı ekip Kevin Love ve Brook Lopez'den red cevabı aldıktan sonra Odom ile el sıkıştı. Bildiğimiz gibi Nba'e ilk geldiği zaman 3 numara pozisyonunda oynayan Odom zamanla 4 numara olarak kullanılmaya başlandı. Hatta ülkemizde oynanan 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda şampiyon olan ABD takımında çoğu zaman pivot pozisyonunda oynatılan tecrübeli oyuncu bence Beşiktaş'a oldukça faydalı olacaktır. Odom'un en büyük özelliğinin uzun oyuncularda pek fazla bulunmayan çok yönlülük (Lakers'da Fisher'ın kenarda olduğu dakikalarda zaman zaman topu Odom'un getirdiğini söylersek hangi boyutta olduğu anlaşılabilir) olduğu söylenebilir. Özellikle ribaundlarda etkili(kariyer ort. 8.9), içeriden dışarıdan skor üretebilen(kariyer ort. 14.6), pas yeteneği(kariyer ort. 4!!) bir uzun için muazzam olan ve dribbling kabiliyeti de-kariyerine 3 numara olarak başladığını tekrar hatırlatalım- oldukça iyi olan Odom ayrıca 2011'in En İyi Altıncı Adamı seçilmiş ve 2 kez NBA şampiyonluğu yaşamış bir isim. Özellikle dış şutunun ve pas yeteneğinin iyi olmasının -D-Will faktörüyle beraber- Beşiktaş hücumuna çok boyutluluk getireceğini söylemek mümkün. Son olarak görmüş geçirmiş bir oyuncu olması, egosunun düşüklüğü ve oyun stilinin Avrupa basketboluna yatkınlığı da büyük avantaj sağlayacaktır. Kısaca bu transferin Beşiktaş Milangaz'ı şampiyonluğun en büyük ortaklarından yaptığını da belirtmek gerek diye düşünüyorum.

24 Kasım 2011 Perşembe

Anadolu Efes :67 - 58: Partizan (Nefes Aldıran Galibiyet)

Gerçekten çok kritik bir maçtı dün akşam oynanan.Öyle ki üstüste gelen yenilgilerden sonra özellikle iç sahada ekstra bir yenilgiye tahammülü kalmamıştı Anadolu Efes'in.Aksi bir sonuç büyük paralar harcanıp Final Four parolasıyla sezona başlayan bir takım için Top 16 dışında kalmaya giden yolun girişi olabilirdi.Ve bu da felaket anlamına gelebilirdi.Ne var ki bu grupta EA7 Milano'nun da bu tehlikeyi hatta daha da yakından hissettiğini söyleyebiliriz.

İşte bu duygular eşliğinde gelindi maça.Dışarıdan bakıldığında maçın sertliği de anlaşılıyordu.Son 3 maçını kazanan formda Partizan, karşısında son 2 maçını kaybeden ve soru işaretlerini üzerine çekmeye başlayan Efes.Gerçi haftasonu lig maçında alınan yenilgi Partizan'ın serisini sonlandırsa da İstanbul'a kazanmaya gelmişlerdi.Sinan Erdem'i dolduran yaklaşık 12 bin taraftar da sabırsızlıkla "Şu takım bir oynasın artık !" tarzında bir beklenti içindeydi.

Taraftara istediğini vermeye en yakın oyuncu olan Kinsey'in yine olmaması da takımda soru işaretleri yaratmıyor değildi ama Efes oyuna çok akıllı bir şekilde başladı.Öncelikle en büyük yıldızları pota altında olan Partizan'a karşı boyalı alan savunmasının muazzam dereceye çıkması (burada Ermal ve Ersan'a özel dikkat çekmeli) Pekovic ve Radulija'ya berbat bir akşam yaşattı.Diğer bir yıldız Macvan ise sadece dışarıdan attığı şutlarla etkili olmaya çalıştı.Kısa rotasyonu zaten kısıtlı olan Partizan'da şut yüzdesinin içeriden farklı olmaması (2sayı %40,3sayı %25) koç Jovanovic'in adeta elini kolunu bağladı.Öyle ki 2.periyodun son 5, 3.periyodun ise ilk 7 dakikası boyunca basket şansı bulamayan bir Partizan çıktı karşımıza.Savunmada neredeyse tüm oyuncuların muazzam mücadele ortaya koyması Efes'e 8 top çalma (4'ü Cenk'e ait) ve dolaylı olarak Partizan'a toplam 14 top kaybı olarak geri döndü.

Burada Cenk Akyol'a yine ayrı bir yer açmak istiyorum.Özellikle Kinsey'in yokluğunda bulduğu şansı çok iyi değerlendirmeye devam ediyor.Hücumda akıllı şut tercihlerinin yanısıra savunmadaki mücadelesi ve azmi onu çok özlediğimiz haliyle ortaya çıkarıyor.Dün yaptığı 4 top çalma ve Pekovic'e yaptığı inanılmaz blok da sadece istatistiklere yansıyanlar.Diğer oyuncuların hakını yememek gerekir ama Cenk'in bu durumu gerçekten sevindirici.

Açıkcası savunmanın gücü ile gelen galibiyet olması ile hücumu sona bıraktım.Dün İlievski ve Doğuş haricinde herkesten katkı aldı Efes.Vujacic akıllı oynadığında ve oynatıldığında ne kadar yararlı olduğunu gösterdi.Savanovic ise hala iyi beslenememekle birlikte ekmeğini taştan çıkarmaya devam ediyor.Son periyotta Partizan'ın yaklaştığı anlarda maçı tekrardan rahatlatan yine o oldu.3 uzunumuz ise savunmada olduğu gibi hücumda da iyi paylaşım yaparak birbirlerini tamamladılar.Ancak şunu söylemek gerekir ki halen hücum portföyü güçlü takımlara karşı geri adım atmayacak hücum potansiyelinin açığa çıktığını söylemek zor gözüküyor.Efes için özellikle gruptaki hedef maç haline gelen Real Madrid maçında Maccabi maçı benzeri bir durum yaşamamak için hücumda çeşitliliğin sağlanması adına birkaç çalışma daha gerekiyor gibi.

Son olarak kaptan'ı da omuzlarındaki bu ağır yüke rağmen son enerjisine kadar hücumda takımı çok güzel yönetmesi ve dün akşamki 8 asistiyle birlikte EL kariyerinde 400 asist barajını geçmesinden dolayı tebrik ediyorum.Umarım haftaya bir Charleroi kazası daha yaşanmaz, çünkü bu sefer faturası daha ağır olabilir.Bu maçla beraber Avrupa'da resmi açılışını yapan "bıyık uğuru"nun da devamını diliyoruz.  

23 Kasım 2011 Çarşamba

Fazla söz yazmaya gerek yok ! (mu acaba?)


Aslında burada "Kral Deron Williams","Kartal Şahane" gibi başlıklarla bezeli bir methiye yazmak en kolayı.Ancak maçı izleyenlere söylemeye gerek olmamakla beraber,bu olayı maç sonrası öğrenen arkadaşlara tavsiyem videoyu ikinci izlediklerinde sol alttaki skorları da takip etmeleri.Goettingen gibi bir takıma karşı Beşiktaş'ın maçı D-Will'in üst düzey performansı ile 39.dakikadan sonra koparabilmesi pek de ilerisi için umut verici gözükmüyor gibi.Ama olsun Deron bu gibi durumları kurtarmak için gelmedi mi zaten (!)



21 Kasım 2011 Pazartesi

MERHABA

Sitedeki ilk yazım olması dolayısıyla bu başlığı seçmiş bulunmaktayım.İlk yazımda yapacağım herhangi bir hata şimdiden affola.

Beko Basketbol Ligi 6.Hafta Değerlendirmesi

-Pınar Karşıyaka 75-77 Fenerbahçe Ülker

Haftanın Maçı olarak değerlendirebileceğimiz maçta gülen taraf sarı-lacivertliler oldu.Beşiktaş Milangaz ve Türk Telekom mağlubiyetlerinin ardından hafta arasındaki Cantu ve bu haftaki Karşıyaka galibiyetleri Fenerbahçe ' ye nefes aldırdı diyebiliriz.Zira Telekom'dan yenilen 19 sayılık fark oyuncuları da etkilemişti.Cantu maçı sonrası FBTV'ye konuşan yabancı oyuncular,Telekom mağlubiyeti sonrası Cantu maçında da taraftardan destek görmeleri karşısında etkilendikleri yönünde demeçler verdiler.Oyuncuların hepsi Telekom mağlubiyetine değinmişti demeçlerinde.Bu bakımdan Fenerbahçe Ülker için ligde kazanmak önemliydi ve kazandılar da.
Karşıyaka için ise 2-4 gibi bir tablo olmasına rağmen karamsar konuşmanın yanlış olacağı kanısındayım.Zira kaybettikleri takımlar ligin üst düzey takımları.Bu maçta da büyük taraftarının desteğiyle maçtan kopmadı fakat sonunu getiremediler.Hakan Demir'in öğrencileri için kötü bir havanın yaratılmasının gereksiz olduğu kanısındayım ve bunu tekrar belirtmek isterim.Karşıyaka bence yine o bildiğimiz keyif veren basketbolunu oynamaya devam ediyor.Kazanmaya başlayınca da yine alışkın olduğumuz Karşıyaka'yı göreceğiz.
Toparlayacak olursam;kazanmaya daha fazla ihtiyacı olan Fenerbahçe Euroleague takımı olmanın da verdiği tecrübeyle sezon başından beri çizdiği dağınık performansa ve Karşıyaka'nın taraftar desteğine rağmen kazanmasını bildi.Fenerbahçe Ülker'i tebrik ediyor hafta içi oynayacağı Caja Laboral deplasmanında başarılar diliyorum.

-Antalya BŞB 73 - 78 Olin Edirne

Ligde alt sıraları ilgilendiren mücadelede gülen taraf deplasman temsilcisi Olin Edirne,uzun süredir devam eden mağlubiyetlerin ardından henüz galibiyetle tanışamamış Antalya'yı yenerek bir nebze olsun rahat bir nefes aldı.Geçen hafta kaybedilen Trabzonspor müsabakası sonrası Olin'de işlerin sıkıntıya girdiğini söyleyebiliriz,zira yönetim de bu maça çıkış maçı olarak bakıyordu fakat maç sonrası skor istenilen ve beklenen yönde olmadı.Trabzonspor maçının kaybedilmesi de bu maça hayati bir önem kazandırdı düyebilirim.Kazanmaktan başka çaresi olmayan Olin Edirne,maç sonunda galip gelerek ikinci galibiyetini de deplasmanda aldı ve taraftarlarını sevindirdi.
Antalya BŞB için ise koç değişikliğine rağmen durum hiç iç açıcı değil.Geçtiğimiz yıl Trabzonspor'un başına geçtiği anda bir çok Sırp oyuncuyu kadrosuna katmıştı Sakota fakat bu seneki kadrosu pek zengin olmayan Antalya'nın transfer yasağının da bulunması ve takımın şu anki durumu olayı daha da karmaşıklaştırıyor.İzleyip göreceğiz Sakota'nın uzun yıllardır play off oynayan Antalya'yı enkazdan çıkarıp çıkaramayacağını ilerleyen haftalarda.
Olin Edirne'yi tebrik ediyor,hafta arası oynanacak Rusya deplasmanında da Olin'e başarılar diliyorum.
Takımdaki beklenmeyen gidişata rağmen Edirne'den Antalya'ya giden yaklaşık 30 kişilik taraftara değinmeyi bu maça dair yazımın sonuna bıraktım.Geçtiğimiz sene hafta içi Bandırma'ya 400 kişi ile akın eden taraftar,Türkiye'de bir çok deplasmana giden taraftar bu sene de iş başında.Takımı yalnız bırakmayıp uçakla Antalya'ya gittiler.Temennim,Edirne'deki basketbol sevgisini ülkenin her yerinde görebilmek.

-Trabzonspor 72 - 78 Banvit

Lige biraz da fikstürün azizliğiyle istediği başlangıcı yapamayan diğer bir takım da Banvit.bu hafta Trabzon deplasmanından çıkardıkları galibiyetle play-off yarışında biz de varız dedi Bandırma temsilcisi.Maçın belli bölümlerinde ve özellikle ilk yarıda zorlansalar da kazanmayı bildiler.Üç oyuncunun çift haneli skor ürettiği Banvit'te maçın yıldızı Charles Davis oldu.Hem skor hem de ribaund yükünde takımın en parlak performansını gösteren Davis Banvit için ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu yine ortaya koydu.
Trabzonspor cephesinde ise 'Geliyoruz' havası yavaş yavaş esmeye başladı.Hafta arası yapılan yabancı transferlerin de uyum sağlamasıyla ilerleyen günlerde etkili bir Trabzonspor izleyeceğiz gibi görünüyor.Zira Tolga Öngören gibi ne yaptığını bilen ve akıllı bir hocanınn transferlerle önünü daha iyi görebildiği kanısındayım.

-Türk Telekom 88-82 Mersin BŞB

%29 gibi düşük bir 3 sayı yüzdesiyle oynamasına rağmen Türk Telekom'un galibiyetindeki en büyük etken hücumdaki silahlarının çokluğu.Bu takım için 'günündeyse atar' tarzı bir söz biraz uymuyor gibi.Baktığımız zaman D-Wash,Memo,Ali Karadeniz,Kambala,Jasaitis hepsi skor yükünü üstlenebilecek üst düzey oyuncular.Dolayısıyla birini durdurduğunuzda diğeri sahneye çıkıyor.Hafta arası Timuçin Meriç üç maçımızı da kazanabilecek güçte olduklarını söylemişti.Birini kazandılar beklenildiği üzere,gelecek haftalarda devam edecek mi yüksek skorlu Telekom maçları,hep birlikte göreceğiz.
Mersin BŞB ise sezona iyi hazırlanmış takımlardan birisi.Geçtiğimiz sezonki kötü tablodan eser yok.Bu hafta kaybetmiş olmalarına rağmen play-off un güçlü adaylarından biri olduğu kanısındayım.İlk 8 takımdan biri olma mücadelesi veriyorlar.Gelecek hafta da Karşıyaka'ı ağırlayacaklar evlerinde.
Türk Telekom takımını kutluyor,hafta arası olan Avrupa mesaisinde başarılar diliyorum.

-Beşiktaş Milangaz 84-88 Erdemir

Şüphesiz ki Erdemir bu haftanın sürprizine imzasını attı.Üstelik Beşiktaş'ı Akatlar'da yenerek yaptı bunu.Ligde 4-2 lik bir tabloya sahip olsalar da kimsenin Erdemir'in bu zor deplasmandan galibiyetle ayrılacağını beklediğini sanmıyorum.%71 2 sayı ve %35 3 sayı yüzdesi bu galibiyetin en büyük etkenidir.(Yunus Çankaya 3/4 , Caner Ercan 4/5 gibi bir oranla oynamış 3 sayı çizgisi gerisinden.Bir de hesapta olmayan Caner Ercan 20 sayılık bir katkı ile oynamış.Bu istatistik aslında yetiyor galibiyeti özetlemek için.)
Beşiktaş Milangaz'da ise D-Will düşük yüzdeyle oynaması mağlubiyetin en büyük nedeni olmuş.Buna rağmen 16 sayı atmış ünlü yıldız fakat yüzde düşük olunca galibiyet gelmemiş.Ersin Dağlı ve Zoran Erceg'in toplam 35 sayısında rağmen kazanamayan Beşiktaş Milangaz'da Deron Williams'ın ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu böylece tekrar görüyoruz.
Erdemir'i tebrik eder,Beşiktaş Milangaz'a hafta arası oynayacağı Euro Challange müsabasında başarılar dilerim.

-Tofaş 75 - 95 Galatasaray Medical Park

Tutku hariç tüm oyuncularından sayı katkısı alan Galatasaray Medical Park Euroleague takımı olduğunu bu maçta bir kez daha gösterdi.Deplasmandan 20 sayılık bir galibiyet ile dönen sarı-kırmızılılarda herşey yolunda gidiyor.Hafta arası aldıkları Barcelona mağlubiyeti (mağlup olunmasına rağmen kimseyi üzmeyen Barcelona mağlubiyeti) takımın hevesini kırmamış,bu da Galatasaray'ın her türlü olumsuzluğa rağmen güçlü bir Euroleague takımı gibi yoluna devam edebildiğini kanıtlar nitelikte.
Tofaş cephesinde ise yerlilerden beklenen katkı alınamaması sonucu bu farkın ortaya çıktığını söyleyebiliriz.Çift haneli skor üreten Bursa temsilcisindeki tüm oyuncuların yabancı olması,yerlilerin devreye girmemesi halinde ilerde sıkıntı olacağına işaret.
Galatasaray Medical Park'ı tebrik ediyor,hafta arası oynayacağı Euroleague mesaisinde Galatasaray Medical Park'a başarılar diliyorum.

-Bandırma Kırmızı 88-89 Aliağa Petkim

Deplasman takımlarının kazançlı çıktığı haftada kazanan diğer bir deplasman takımı İzmir temsilcisi Aliağa Petkim oldu.Uzatmaya giden maçta ligin yeni ekibi Bandırma Kırmızı'ya karşı tecrübesiyle oyuna ağırlığı koyan Aliağa Petkim yabancılardan aldığı önemli katkıyla evine galibiyetle döndü ve ligdeki iyi gidişini sürdürdü.
Bandırma Kırmızı ise kazanmaya çok yaklaşmış olsa da bu kez de sahadan mağlubiyetle ayrıldı.Bunda kuşkusuz tecrübesizliklerinin payı büyük.Gelecek hafta onlar da alt sıraları ilgilendiren maçta evinde henüz galibiyetle tanışamamaış Olin ile Edirne'de karşılaşacaklar.

-Anadolu Efes 98 - 64 Hacettepe Üniversitesi

Haftanın belki de yorumsuz olarak nitelendirilebilecek tek maçı bu maç oldu.Kadrodaki tüm oyuncularından katkı aldı bu maçta Efes ve namağlup liderliğini sürdürdü.Sakatlığı nedeniyle oynamayan Kerem Tunçeri umarız hafta arası sahada olur.
Hacettepe ise ilk haftaki Aliağa Petkim galibiyetinden sonra bir daha kazanamadı,üstelik tüm maçları da büyük farkla kaybetti.Ligin yeni temsilcisi için pek umutlu görünmüyor gelecek.Umarım en kısa zamanda düzelirler.
Anadolu Efes'i kutluyor,hafta arası oynayacakları Euroleague maçında başarılar diliyorum.


17 Kasım 2011 Perşembe

Avrupada Çarşamba Mesaisi - 16.11.2011

Dün akşam takımlarımızın Avrupa mesaisinde 3 takımımız sahne aldı.Günün ilk maçında Fenerbahçe Caferağa'da konuk ettiği Rus rakibi Nadezha'yı 84-72 mağlup ederek 5'te 5 yaptı.İlk yarıda başabaş geçen mücadelede 3.periyotta gelen 26-4'lük seri ve Matovic'in skorer oyunu temsilcimize galibiyeti getirdi.Bu arada aynı anda erkekler maçı varken salonda etkili bir tribün olmasını sağlayan Fenerbahçe taraftarlarına da ayrı bir teşekkür gerekir.

Kadınlar Euroleague'de diğer temsilcimiz Galatasaray MP de deplasmanda Bourges'i 66-65 mağlup ederek 6'da 6 yaptı.Uzun süre geride götürdüğü maçı son hücümda Tina Charles'in attığı sayı ile kazanan temsilcimizde Charles 25 sayı 18 rebound ile maça damgasını vurdu.Grubun finali niteliği taşıyacak olan Ros Casares maçı öncesi morallerin korunması açısından çok önemli bir gaiibiyet oldu bu maç.

Turkish Airlines Euroleague A grubunda Fenerbahçe Ülker zorlu maç sonunda Cantu'yu 85-83 mağlup etti.Geçen seneki taraftar desteğini henüz sağlayamayan Fenerbahçe'de ilk periyot sıkıntılı geçse de bundan sonra istenen savunma arzusu ve mücadelenin geri geldiğini görmek de sevindiriciydi bizler adına.Bu mücadelenin ve Anonsör Mustafa Özben'in de üstün çabası ile taraftar da maça ortak oldu ve 3.çeyrekte üstünlüğü ele aldı Fenerbahçe.Euroleague'nin gelmiş geçmiş en çok üç sayı isabetine sahip oyuncusu Basile'nin 10'da 2 attığı (biri son saniyede orta sahadan olmak üzere) Cantu karşısında özellikle son periyotta Shaq'vari bir performansla savunmacılarını bir bir oyundan aldıran Oğuz'un sayıları ve maç öncesi oynaması kesin olmayan Ömer'in hasta hasta verdiği büyük katkı çok öenmliydi.Ayrıca Vidmar,Sefolosha ve Emir'in dün akşam göze batan diğer oyuncular oldğunu söylemek gerekir.

Ancak yine maç sonunda yıllardır NBA'de kullanılmasına karşın Avrupa'da savunmaya duyulan güven neticesinde başvurulmayan "3sayı öndeyken son savunmada faul yapma" stratejisinin neden halen kullanılmadığını bizzat merak etmekteyim.Öyle ki özellikle Avrupa'da son hücumda üçlükle maçın uzadığı anlar çok olmasına karşın serbest atışın ikincisini kaçırıp rebound'u alarak bir basketle maçın uzadığını çok nadir görmüşümdür.Neticade yine son savunmada 73-70'ken Spahija savunmayı tercih ederek dipten bir üçlükle maçın uzamasına engel olamadı.Ama yine de sezona kötü başlayan Fenerbahçe'nin bu 3 galibiyetlik serisi en azından grup 2.liği konusunda avantajını yitirmemesini sağladı.Tabi kaybedilen 2 maça da yanmamak elde değil grubun şu halinde.

TA Euroleague'de Dün gecenin süpriz sonucu da yine A grubundan çıktı ve Caja Laboral evinde Bilbao'ya 84-89 mağlup oldu.Maçın başından itibaren üstülüğü sağlayan Bilbao'da tecrübeli oyuncuların oyuna etkisi ve Vasiliadis'in skorer oyunu son çeyreğe kadar böyle gitse de Caja Laboral Teletovic ve Prigioni ile son çeyrekte öne geçmeyi başardı.Ancak son 4 dakikada gelen 10-0'lık Bilbao serisi maçı tekrar belki de hak eden tarafa getirmiş oldu.Bu sonuçla Fenerbahçe Ülker'in grubu tüm takımların en fazla eşit şansla dağıldığı grup olmaya devam etti.
Gecenin diğer sonuçları ise şöyle:

Olympiacos :91-78: Nancy
KK Zagreb  :80-78: Zalgiris
CSKA Moscow:77-66: Unicaja

Foto:Fenerbahçe.Org

16 Kasım 2011 Çarşamba

Anadolu Efes :72 - 79 : Maccabi Electra (Hata Kimde ?)

 
Geçen haftaki deplasmanda kazanılan,savunmanın yüksek dozda olduğu ve biraz da şansın yanımızda olduğu Milano maçından sonra,içeride alınacak bir Maccabi galibiyetinin grup liderliği için önemli bir fırsat elde etmeye yarayacağını ortaya koymuştu.Ancak Kinsey'in şanssız sakatlığı bu önemli maç öncesi moralleri biraz bozmuştu.Takımın belki de en formda oyuncusundan bu önemli maç öncesi mahrum kalmak Ufuk Sarıca'yı özellikle savunma konusunda farklı bir görev dağılımına itti.
Bu doğrultuda rakibin en önemli hücum silahı olan Jordan Farmar'ı tutma görevi ilk 5 başlayan Doğuş'a verildi.Bununla birlikte Doğuş'tan arta kalan zamanda bu görevin Sinan Güler'de olacağı da anlaşılmıştı.

Yaklaşık 8 bin seyirci önünde başlayan karşılaşmada ilk dakikalarda herşey olumlu başladı.Takımın bence en değerli hücum silahı olan Barac'ın üstüste bulduğu sayılarla öne geçen Efes,savunmada da istekli oynayınca ilk periyodu önde götürmeye devam etti.Ancak David Blatt'in molasıyla kendine gelen Maccabi periyod sonunda üstünlüğü yakaladı ve maçın ortaya gelmesini sağladı.2.Periyodun başlarında 22-20'yi bulan Efes bir daha öne geçme şansını bulamadı ve bu dakikadan sonra maç adeta bir Efes-Maccabi kovalamacasına dönüştü.

Burada bazı istatistikler ise göze çarpıyor.Öyle bir maç ki iki takımın asist sayıları başabaş (22-21),hücum reboundlarında Efes'in 17-7 gibi bir üstünlüğü var,etkin mücadelenin ürünü top çalmalarda Efes'in 12-4 gibi muazzam bir üstünlüğü var ve bunla bağlantılı olarak top kayıplarında 15-9 Maccabi zararlı taraf.Bu istatistiklerle bu skorun nasıl olduğunu ortaya çıkaran tek veri ise şut yüzdeleri:33'de 8 üçlük atmak Efes için şanssızlıkla açıklanamayacak bir durum,zaten sadece Vujacic'in 13'de 4 üçlük attığı bir maçı Efes'in son dakikada 70-70'e getirmesi dahi inanılmaz inatçı kimliği ve üst düzey mücadele arzusuyla açıklanabilir.Vujacic'in attığı şutların çoğunun Devin Smith'in elinin üzerinden zorlama olarak atması da bu durumda ondan daha fazlasını beklemememiz gerektiğini gösteriyor.

Burada sorgulanması gereken sadece Kinsey'in yokluğunun bu takımdaki hızlı hücum sayılarını tamamen ortadan kaldırması (12 top çalmaya rağmen) ve ilk periyodda verim veren pota altının neden kullanılmayıp tek opsiyonun Vujacic'in şutlarına endekslenmesi.Özellikle takımdaki diğer bir değerli şutör Savanovic'e benzerini Eurobasket'de çok izlediğimiz tarzda bir oyunun neden çizilmediği merak uyandırıyor.Kaldı ki Savanovic şut sokamasa da aldığı 4'ü hücum 7 reboundla maç kazanılsaydı gizli mimarlardan biri olacaktı.Tek opsiyonu Vujacic'in üçlükleri olan bir takımın maçı kazanması maalesef bu muazzam savunma çabası ve mücadelesi ile de olsa rakibin kolay önlemleri ile karşılanabiliyor.Tabi ki Papaolukas'ın neredeyse hiç oynamasına gerek kalmadan maçı götürmeyi başaran Farmar'ın kalitesini belli edercesine sorumluluk alarak oynaması da gerçekten takdirlik bir performanstı.

Maçla ilgili güzel olan bir nokta da Kinsey'in yokluğunda süresi artan Cenk Akyol'un bu süreyi hem hücumda hem savunmada çok başarılı kullanması ve bu takımın bir parçası olduğunu göstermesi oldu.Umarız ki bu isteği ve performansı artarak devam eder.Ancak kötü bir nokta olarak Belgacom Charleroi maçında da yakamızı bırakmayan şanssızlıkların bu maçta da devam ederek gerçekten moral bozmaya devam etmesiydi.Özellikle ilk periyodda Sinan'ın bu sorunla mücadele etmesi onun maç boyuncaki performansını da derinden etkiledi.İnşallah ilerideki maçlarda bu sorundan kurtuluruz ve önemlisi takımın güvenini etkilemez.

Sonuç olarak Maccabi'nin oturmuş kadrosu ve sistemi ile bu gruptaki en hazır takım olduğunu görmek gerekir ve Efes'in eksiklerine ve bazı hatalarına rağmen mücadelesinin gücüyle bu maçı sonuna kadar götürmesini de iyi bir durum olarak görebiliriz.Artık bu takımın savunma konusunda pek bir sıkıntısının olmadığı aşikar ama bazı takımlara karşı sadece savunma ile kazanmak da pek mümkün olmuyor.Ufuk Sarıca'nın elindeki değerli opsiyonları daha fazla değerlendirmesi ile takım içi ilişkilerin iyi durumda olduğu kulübün bu istek ve arzusunun daha fazla galibiyete dönüşeceğini umuyoruz.Real Madrid maçında başarılar Efes.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...