Son şampiyon
İstanbul’a ünvanını korumak için geliyor. Toplam 6 Eurolegue şampiyonluğu bulunan Yunan devi
, son beş yılda üç kez Avrupa şampiyonluğu kazanarak ne kadar önemli bir basketbol ekolünü temsil
ettiğini ispatladı. Panathinaikos bu yıl Eurolegue’in ilk turunu CSKA’nın
ardından ikinci sırada bitirdikten sonra ikinci turda Fenerbahçe Ülker’le aynı
grupta yer aldı ve başlarda zorlansa da tecrübesi ile bu grubu da (lider
olarak) geçmeyi başardı. Geçen senenin Eurolegue finalisti iki takımın karşı
karşıya geldiği son sekiz eşleşmesinde ise rakipleri İsrail temsilcisi Maccabi idi. Tam bir
basketbol şöleni ve coaching savaşı şeklinde geçen beş maç sonrası Yunan
temsilcisi turu 3-2 ile geçti ve 2000’li yıllarda gelenek haline geldiği üzere
final-four sahnesindeki yerini aldı. Yıllardır birçok önemli skorer guard ve
oyun kurucular ile (Bodiroga, Lakovic, Spanoulis vs.)Avrupa’nın en iyi kısa
rotasyonuna sahip takımlarından biri olan Panathinaikos’un son yıllarda liderliğini Yunan milli takımını
bıraktığını açıklayan (2011 final-four MVP’si) yıldız guard Dimitrios
Diamantidis üstleniyor. Ayrıca Nick
Calathes, Romain Sato, Kaimakoglou, Perperoglou, Jasikevicius ve Tsartsaris
gibi başka önemli yeteneklere ve hücum silahlarına da sahipler.
Yine de şunu
söylemek yanlış olmaz; yoncaları özellikle son iki yıldır farklı kılan, Diamantidis
ve Calathes’in yönlendirdiği pota altı silahları. Amerikalı Mike Batiste Avrupa
basketbolunun en istikrarlı uzunlarından birisi. Hem 5 numara için kısalarla
uyumu mükemmel ve çok ideal bir pick&roll hücumcusu hem de savunmada pota
altını karartan müthiş bir blok, box-out ve ribaund uzmanı. Obradoviç’in
ellerinde inanılmaz bir gelişim gösteren Vougioukas sıradan bir uzun
görünümünde iken kısa zamanda bir yıldız adayı haline geldi ve Pana pota altı
gücüne önemli bir katkı yaptı. Henüz beklenen verimi veremeyen ama kritik
maçlarda devreye girmeye başlayan Yugoslav kökenli Avustralya pasaportlu yıldız
Alex Maric’i de ekleyince pota altı gücünü anlatmış oluruz sanırım.
Son olarak coach
Zelijko Obradoviç’ten bahsetmemek olmaz. Panathinaikos dışında Partizan’a, J.Badalona’ya, Real
Madrid’e Euroleague şampiyonlukları kazandırmış (toplam 8 Eurolegue
şampiyonluğu), Yugoslavya milli takımına Dünya, Avrupa ve Olimpiyat madalyaları kazandırmış Sırp koçun kariyeri
saymakla bitmez. Avrupa basketbolundaki en iyi koçlardan biri olan ve bireysel
anlamda en çok şampiyonluğa sahip koç olan Obradoviç için İstanbul’un da önemli
bir yer olduğunu söyleyebiliriz. 1992 yılında yine burada yapılan Final-Four
organizasyonunu ilk koçluk yılında Partizan ile beraber kazanmıştı. Geçen sene de
Barcelona ile oynanan son sekiz
maçlarında taktik becerisinin nelere kadir olduğunu tüm Avrupa’ya göstemiş ve
herkesin takdirini bir kez daha kazanmıştı büyük koç. Şimdi İstanbul’da karşılarında kupanın net
favorisi CSKA var, ancak Rusların sürekli buralarda oynamaya alışkın Yunan
takımına ve tek maçlı oyunlar için her zaman akıl almaz taktik planları olan
koç Obradoviç’e karşı çok dikkatli olmaları gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder